AİLEMİZE HOŞ GELDİNİZ

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Resimdekiler başka animelerden. Umarım sorun olmaz. Bu arada soyismi kulağıma hoş geldiği için seçtim, bilginize :)))))

Natsu:

Sonunda bir ay geçti ve hepimiz her günümüzü çalışarak geçirdik. Artık B. B. O. için hazırdık. Tüm yapmamız gereken oyunların başlamasını beklemek ve bam... oradaki herkesi yenmek. Ancak şimdi loncaya gidiyoruz. Neyseki gemiden indik ve mide bulantım geçmişti.

"Eee bugün ne yapıyoruz?" (Natsu)

"Bence şu eşyalardan bir kurtulalım. Sonra loncaya gideriz." (Lucy)

"Doğru. Ayrıca kendimize de geliriz. O zaman herkes evlere. Marş marş..." (Erza)

"Aye." (Herkes)

Ben, Lucy ve Happy; Erza, Juvia, Wendy ve Carla; ve Gray olarak ayrıldık. Kısaca evlere dağıldık. Eve doğru yürürken Lucy çok düşünceli görünüyordu. Merak edip sordum.

"Lucy, bir sorun mu var?"

"Ha, ne? Hayır yok."

"Emin misin? Sanki bir şeyler düşünüyor gibisin."

"Aslında bakacak olursak Samanta ve Luigi'yi düşünüyordum."

"Şu ışıklarla oynayan kardeşler mi?" (Happy)

"Evet." (Lucy)

Onlar hakkında ne hissettiğimi bilmiyorum. Sonuçta krallığı yok etmeye çalıştılar. Ama bunu da o kraliyettekilerden biri dolaylı da olsa sebep olmuştu. Eğer bunlar yaşanmasaydı belki de şu anda hapiste olmak yerine birlikte eğlenebilirlerdi. Umarım akılları başlarına gelir de bir daha böyle bir şey yapmazlar.

"Onlar için endişelenme. Şu anda ne acı çekerler ne de acı çektirirler. Onlar için en iyisi bu."

"Haklısın. Ama yine de buna çok hak ettiklerini düşünmüyorum. Keşke onlar için bir şey yapabilsek..."

Bilsem ben de bir şeyler yapmak isterdim. Ama ne yapabilirim ki? Sonuçta hapishaneden kaçıracak halim yok ya? Yoo aslında yapabilirim.

"İstersen hapishaneye gidip onları çıkarayım. (Lucy ona dalga geçme bakışı atar). Ne, şaka yapmıyorum. Hemen gidip onları kaçırabilirim. Hatta şim-"

"Tabii ki de hayır, baka. Kaçırırsan kim bilir kaç yıl yersin. Bir de seni beklemek zorunda kalırım."

"Haaa yani bir şey oldu mu beni bekleyeceksin?"

"Ya- şey- ben- Aa eve gelmişiz. Neyse ben içeri gireyim. Siz de kendi evinize gidip dinlenirsiniz. Hadi loncada görüşürüz. (kapıyı kapatır)"

"Bu da neydi şimdi? Bizi kovdu mu?" (Natsu)

"Bu her zaman yaptığı bir şey." (Happy)

"Yare yare. Hadi biz de gidelim de şu eşyalardan kurtulalım."

"Aye."

Happy ile eve doğru yürümeye başladık. Sonunda şu lanet eşyalardan kurtulmama az kaldı. Biraz daha... biraz daha... biraz daha... İşte evdeyiz... Günler sonra ilk kez. Nasıl da özlemişim ya. İnsanın evi gibisi yok. Her bir adımı, her bir metrekaresi hiç değişmemiş. Nasıl bıraktıysak aynı öyleydi. Üstelik... Ah kimi kandırıyorum. Bu ev ahır gibi. Hiç özlemedim. Tek tesellim şu eşyaları artık taşımayacak olmam...

Kendime ve eve çeki düzen verdikten sonra oradan çıktık. Evimi özlememiş olabilirim. Ama loncamı çok özledim. Asıl benim evim  orası. Burda sadece barınmak için kalıyorum. Bu arada acaba diğerleri geldi mi? Zaten kaç gün var ki. Muhtemelen gelmişlerdir. Loncaya varınca herkesle karşılaşacağım için sabırsızlanıyorum. Bakalım en güçlümüz kim?

Loncaya vardığımda içeri girdim.

"GERİ DÖNDÜM VE KAZANMAYA GELDİM."

Ha? Beni kimse takmadı. SALAMANDER GELDİ LAN Bİ BAKSANIZA... Herkes bir noktaya bakmış konuşanları dinliyordu. Lucy ağlamaklı bir şekilde gülüyordu. Ne yani Lucy benden önce mi geldi? Ayrıca bu konuşanlar... yüzleri farklı ama sesleri ve kokuları aynı. Onlar olduğuna eminim ama nasıl...

Lucy:

Şu Natsu gerçekten konuların en önemsiz yerlerine dikkat ediyor. Ben ona hapisten adam kaçırmanın kötü sonuçları olacağını söylüyorum o ise... Neyse boşver.

Bavulları yerleştirmeden hemen duş aldım. Onlarla akşam ilgilenmek istedim. Ayrıca loncaya gitmek istiyordum. Arkadaşlarımı çok özlemiştim. Bu nedenle oyalanmadan oraya gittim. Bu yollardan geçmeyeli bir ay olmuştu. Teknik olarak fazla değil ama yine de insan alışınca özlüyor.

Loncaya vardığımda Yıldrım Takımı hariç herkes gelmişti. Ama bir şeyin etrafını çevrelemişlerdi. Ben de merak edip gittim. Orada iki yabancı kişi oturuyordu.

"Sarı peri, sonunda geldin ha?"

Bu sözle herkes bana döndü. Dur biraz, sarı peri mi? Bana hayatım boyunca yalnızca bir kişi sarı peri dedi.

"Sa-Samanta, siz... ama nasıl... yüzünüz... (gözleri dolar)"

"Uzun hikaye ama özetleyecek olursak bundan sonra buradayız." (Samanta)

"Loncamızın üyeleri mi oldunuz?"

"Burda kalacağız dedik ya." (Samanta)

Dolan gözlerimden yaş akmaya başladı. Ama gülümsediğimin farkındayım. Tam bu sırada kapıdan bir ses geldi.

"GERİ DÖNDÜM VE KAZANMAYA GELDİM."

Bu kesin Natsu'ydu. Ama şimdi herkesin dikkati başka yöne odaklanmıştı. Bizleri görünce yanımıza geldi. Sonra durakladı. Birden elleri alev aldı.

"Sizin burada ne işiniz var? Kılık değiştirince sizi tanıyamayacağımı mı sandınız? Ben de ejderha burnu var."

Birden onlara doğru koşmaya başladı. Bu çocuk aklına geleni yapıyor.

Yazar-chan:

Natsu onlara doğru koşarken Luigi ışıktan bir kalkan yaptı.

"Natsu-kun biraz sakin olur musun? Bırakta her şeyi anlatalım."

Bunu duyduktan sonra geri çekildi. Diğerleri gibi beklemeye başladı.

"Burda olmamıza krala borçluyuz. Yaklaşık bir ay önce bizi çağırttı. Ne olduğunu anlamadan kendimizi onun odasında bulduk. 'Açıkcası laf kalabalığını sevmem. Bu yüzden direk konuya geçeceğim. Geçenlerde Fairy Tail'e karşı kötü şeyler yaptım. Onlardan özür diledim ancak yeterli olduğunu sanmıyorum.' dedi kral. Luigi kralın sözünü kesti. 'İyi de bundan bize ne? Başka bir şey yoksa bizi geri gönder.'" (Samanta)

"Tabii böyle olacağını bilseydim demezdim. Neyse sonra kral bize bir büyüden bahsetti. Bu büyü eğer insanın içinde azda olsa bir iyilik varsa onu kötülükten daha baskın yapıyormuş. Bu büyü Fiore Krallığında sadece kral biliyormuş. Bu yüzden adı 'Fiore Sırrı' imiş. Anlamadığımız bir şeyler yaparak bize doğru küçük bulut kümeleri geldi. Ve bulutlar etrafımızı sardı. Büyü bittiğinde ise kendimizi hafiflemiş hissediyorduk. 'Özür dilerim. Yiğenim Edward adına sizden gerçekten özür dilerim. Onun yüzünden bu hallere düştünüz. Artık serbestsiniz. Şimdi gidin buradan. (burnunu çeker).'  dedi. Biz de gidecek yerimiz olmadığını söyledik. O da 'Merak etmeyin. Sol kol sizi götürecek. dedi." (Luigi)

"Ve sonra buraya getirdi ve mutlu son. (bıkkın bir şekilde)" (Samanta)

"Peki nasıl bu kılığa girdiniz?" (Natsu)

"Işığın yansımasını kullanarak zaten kılık değiştirmiştik. Yani bu gerçek halimiz." (Samanta)

"Gerçekten de güçünüz muhteşem. İnanılmaz." (Levy)

"İdare eder işte. Bunu karşılaşmadan anlayamayız. Hey dur biraz Salamander sizi yenmişti değil mi? O zaman ben daha güçlüyüm." (Gajeel)

"Zayıf noktamızı bilmediğiniz sürece bizi yenemezsiniz. Bu arada bir en iyi arkadaşıma ihtiyacım var. Hmm... Seni seçtim sarı peri." (Samanta)

"N-ne, b-ben mi?"

"(Lucy'nin saçını tutar ama çekmez) Ne o yoksa bir sorun mu var?"

"Ha-hayır yok."

"Güzel..."

"EVLATLARIMMM"

Usta bunu diyince herkes ona bakar.

"Üç tane duyurum var. Birincisi bu akşam Samanta ve Luigi için "Ailemize Hoş Geldiniz" partisi yapaca-"

Tüm loncada büyük bir gürültü kopar.

"(büyür) SESSİZ OLUNNN."

Der demez herkes susar. Master da eski haline döner.

"İkincisi Laxus ve yıldırım takımı özel bir görev için Gildarts'a yardım etmeye gitti. Maalesef bu sene katılamayacaklar. Son duyurum ise... Biliyorsunuz bir ayınızı kendinizi geliştirmek ve B. B. O. kazanmak için harcadınız. Şimdi ona katılacak kişiler..."

--------------------1 Hafta Sonra------------------

Büyük büyü oyunları başlar...

Yeni bölüme geçmeden önce Samanta ve Luigi' nin nasıl kara loncaya girdiği yazacağım. Ya da yazayım mı??? Seçim sizin... Bu arada onlar hakkında kişilik değerlendirmesi yazabilirim. Böylelikle hikayedeki davranışları neden böyle diye sorun çıkmaz.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro