24 ❥ Party

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Jongin ve Kyungsoo birbiriyle uyumlu olan takımlarıyla beraber davette ışık saçıyorlardı. Gerek görüntüleriyle gerekse birbirlerine aşk dolu bakışlarıyla davetteki herkesin ilgi odağı olmuşlardı. Birbirinden lüks giyimli insanlar, çiftin yanına gidip selam veriyorlar, kısa bir sohbetten sonra onları yalnız bırakıyorlardı. İşin açığı bu kadar ilgiyi beklemiyordu Kyungsoo. Aynı şey Jongin içinde geçerliydi. Bu kadar dikkat çekecekleri fikri hiç aklında yoktu..Bunları düşünmekten vazgeçip servis yapan bir garsonun elindeki tepsiden bir adet kırmızı şarap aldı ve içmeye başladı..Kyungsoo da kocasının yaptığı gibi yapmaya hazırlanıyordu ki Jongin onun içki dolu bardağını aldı.

"Sana burada alkol kullanmayı yasaklıyorum hayatım."

"Yah nedenmiş o?" Kyungsoo ağlamaklı bir tonda söylemişti.

"Alkole dayanıklı değilsin hayatım. Hemen sarhoş oluyorsun ve tuhaf davranıyorsun."

"Bir şey olmaz.." Diyerek içki bardağına yeniden uzandı.

"Soo hayır dedim sana!"

"Ama-----"

Jongin konuyu değiştirmek için onun sözünü kesti.. "Bu arada davet hakkındaki düşüncelerin neler ? Seni buraya getirmekle iyi yaptım mı?" Gülümseyerek sormuştu.

"Evet buraya iyiki getirmişsin beni." Gözleriyle etrafı süzmeye başladı."Ve burası büyüleyici bir yer.. Gerek insanlar olsun gerek ortam olsun gayet güzel.."

"Böyle ortamları beğenmene sevindim." Der demez içkisinden bir yudum almıştı Jongin.

"Peki sen Jongin ? Böyle yerleri seviyor musun ?"

Jongin elindeki içki bardağını bırakıp Kyungsoo ile göz teması kurdu.. "İşin açığı bu tarz ortamlardan hiç hoşlanmıyorum. Beni bunaltıyor."

"Öyleyse neden buraya geldik?"

"Hem seni böyle ortamlarla tanıştırmak için hemde seninle güzel vakit geçirmek için."

"Jongin.." Bunu derken kocasının koluna dokundu..."Madem buradan memnun değilsin, eve gidelim o zaman."

Jongin başını sağa sola salladı. "Hayır hayatım. Buna hiç gerek yok."

"Senin bu tarz ortamlardan hoşlanmadığını biliyorum. Ve seni daha fazla bunaltmak istemiyorum."

"Dinle beni hayatım..Bu tarz ortamlar yanımda sen olunca daha güzel hale geliyor.." Bunu söylerken Kyungsoo'nun yüzünü okşuyordu.. Kısa bir süre sonra ciddileşti aniden..

"Bu arada insanlara gülümsemeyi kesmezsen sana kızmaya başlayacağım."

Kyungsoo elini saçlarına götürdü ve gülümsemeye başladı.. "Böyle mi?"

Jongin, onun gülümsemesi her gördüğünde kalbinin ısındığını hissediyordu. Gerçektende harika bir gülümsemesi vardı. Bu gülümsemeyi sadece kendine saklamasını istemek çok da bencilce değildi değil mi ?

"Biliyor musun Kyungsoo , Bütün şehri aydınlatabilecek bir gülümsemen var..."

Geçmişte Jongin ile bu seviyeye geçebileceklerini hiç düşünmemişti. Gerçi Jongin'in kendine aşık olacağını bile düşünmemişti. Herneyse bunları daha sonrada düşünebilirdi. Şimdi sevdiği adam için güzel sözler bulmalıydı. Hatta bulmuştuda...Tam konuşmaya hazırlanıyordu ki masalarının önünde beliren ve bu daveti veren Bay Choi'yle kızları belirmişti. Jongin de elini uzattı selamlaşmak için.

"Hoşgeldin Jongin , sende hoşgeldin Kyungsoo..." Bay Choi bunları söylerken sanki birini arıyormuş gibi sağa sola bakıyordu. "Junmyeon nerede? Onunla önemli bir konu hakkında konuşmam lazım.."

Hyungunun önemli bir proje üzerinde çalıştığından bahsedemezdi. O yüzden küçük masum bir pembe yalan uyduracaktı.

"Bay Choi, Junmyeon hyungun sağlık durumu iyi değil. Bu yüzden onun yerine davete biz katıldık. "

Bay Choi'nin kızı Somin duydukları karşısında endişelenmiş görünüyordu.

"Bay Junmyeon'un nesi var ? Durumu çok mu kötü.."

Jongin genç kadının telaşına anlam verememişti. "Korkulacak bir şey yok Bayan Somin... Junmyeon Hyung soğuk algınlığı olmuş hepsi bu.."

Bay Choi kızına baktı o sırada..."En kısa zamanda Junmyeon'u ziyaret etmelisin." Dedi.

"Haklısınız babacığım. Yarın dediğinizi yapacağım."

"Hiç zahmet etmenize gerek yok gerçekten. Hem Junmyeon hyung diye demiyorum nezleyken daha bir çekilmez oluyor..." Bunu söyledikten sonra kıkırdamıştı. "Sorumu mazur görün ama Junmyeon hyungla ne konuşmak istiyordunuz?"

"Yakında öğrenirsin Jongin."

Bay Choi'nin diğer kızı Kyungsoo'ya küçümseyerek bakmaya başlamıştı. "Bu arada sen nasılsın Jongin? Amerikadan döndüğünden beri hiç konuşma fırsatımız olmadı."Bay Choi'nin diğer kızı imalı bir şekilde konuşmuştu. Ama sarhoş olduğu her halinden belliydi..Kyungsoo da kızın hareketlerinden şüphelenmeye başlamıştı. Yine bunun altından bir şeyler çıkacaktı. Bundan adı gibi emindi. Sadece sakin kalmaya çalışacaktı.

"Ben gayet iyiyim ya sen Seon Ah ?" Zoraki bir şekilde gülümsemişti Jongin..

"Senin evlendiğini duyduğumdan beri berbat haldeyim Jongin."

Kyungsoo'nun yüz ifadesi değişmeye başlamıştı. Neden hep böyle şeyler Kyungsoo'nun başına geliyordu ki ? Bir zamanlar bu davet huzur veriyordu kendine ama şimdi...Buradan sadece ve sadece gitmek istiyordu.

"Ben biraz dışarı çıkıp hava alacağım." Deyip yürümeye başladı Bay Choi ve Bayan Somin'in arkasından söylediği özrü duymamazlıktan geldi. Jongin ise onun arkasından bakakaldı. Şuan onun peşinden gitmeyi çok isterdi lakin kendiyle konuşmaya gelen Bay Choi'nin söyleyeceği bütün şeyleri öğrenmeden buradan ayrılamazdı.

Davet verilen evden dışarı doğru çıkmıştı Kyungsoo...Biraz yalnız kalmaya ve kendini sakinleştirmeye ihtiyacı vardı. Havuzun olduğu kısma doğru gidip durgun suya bakmaya başladı uzun bir süre..

"Sonunda seni buldum."

Bu ses... Yixing...Bu ses ona aitti ve onun burada ne işi vardı? Hemen onun olduğu tarafa kızgın bir yüz ifadesiyle döndü.

"Benimle konuşabileceğini kim söyledi sana?"

Yixing onu umursamayarak konuşmaya devam etti. "Pek iyi görünmüyorsun, seni neşelendirmemi ister misin?"

"Eğer ukala yüzünü ve egonu benden uzak tutarsan iyi olacağım."

Kyungsoo gitmek için harekete geçtiğinde Yixing onu durdurdu.

"Kyungsoo dur..Sana sana bir şey söylemek istiyorum."

"Ne söyleyeceksin?" Kyungsoo bıkkın bir biçimde sormuştu.

"Seni kelimelerle anlatamayacağım kadar özledim." Bunu der demez sarılmıştı ona.

"Yixing kes şunu."

"Lütfen Soo, sadece bir kaç dakikalığına izin ver.."

Kyungsoo ondan kurtulmak için çırpınıyordu. Ama ne yapsa nafileydi. Yixing onu dahada sıkı tutuyordu.

"Yixing bırak beni dedim sana !"

"Buradan gidelim ve her şeye yeniden başlayalım Soo..Tüm bu olanları hiç yaşanmamış sayalım."

Kyungsoo uzun çabalarından sonra Yixing'in kollarından kurtulmuştu.

"Sen çıldırmış olmalısın Yixing." Dedi sinirle gülerek..Gerçektende bunun hiç sırası değildi. Zaten az önceki olan olaya kızgındı birde Yixing her şeyi iyice zorlaştırıyordu..

"Sen ve ben bir zaman birlikteydik. Bunu söylemem doğru olur mu bilmiyorum ama eski günleri çok özledim."

"Eski günler ha ? Dinle beni Yixing..Sen benim için geçmişte kalan ve silmek istediğim bir leke gibisin."

"Bunun doğru olmadığını biliyorum. Beni bir zamanlar çok seviyordun. Belki de-----"

Yixing ile olan eski günler aklına geldikçe dramatik bir hal alıyordu.

"Öyleydi seni seviyordum. Ama sen sadece rol yapıyordun. Biliyor musun Yixing ? Sen benim hayatımın aşkıydın. Ve ben sadece benimde senin hayatının aşkı olduğunu düşünmüştüm." Bunu söyler söylenmez gözyaşları düşmeye başlamıştı.

"Canının acımasına neden olduğum için özür dilerim. Ama bunu telafi edeceğim. Sana söz veriyorum meleğim."

"Senin ne işin var burada lanet olasıca!" Jongin yumruklarını sıkmaya başlamıştı..

Kyungsoo aniden gözyaşlarını silip puslu gözlerle ikisine baktı. İçinden bir vukuat çıkarmamaları için dua ediyordu.

"Seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.." Kyungsoo'ya bakıp gülümsedi.."Meleğim konuşmak için başka yere gidelim." Der demez Kyungsoo'nun kolundan tutup onu peşinden sürüklemeye başladı. Kyungsoo neler olduğunu algılayamadan Jongin de Kyungsoo'nun diğer kolunu tuttu. O ikisi şuanda Kyungsoo'yu bir sağa bir sola çekiştiriyorlardı. En sonunda Jongin buna son vermek için Yixing'in yüzüne sağlam bir yumruk atmıştı. Yixing'te karşılık vermekten geri kalmamıştı. Onlar kavga ederken de davettekiler başlarına toplanmıştı. Davete gizlice katılan paparazilerde bu magazinlik olayı kayıt altına almaktan geri durmamışlardı.

------------- ✿ ✿ ✿ -------------

Chanyeol evdeki boşluğa karşın Sehun ile birlikte film izliyorlardı. Ne romantizm ama...Kendisinin şuanda Baekhyun ile davete katılması gerekirdi. Ama bu fırsatı Jongin ve Kyungsoo yakalamış ve beraber davete katılmıştı. Junmyeon hyungu ise kendine yalan söylemişti. Sözde bugün Baekhyun ile önemli proje hakkında çalışacaktı. Ama ortada Baekhyun falan yoktu. Bu demek oluyordu ki, Junmyeon hyungu tarafından fena halde keklenmişti..

Telefonuna gelen bildirim sesiyle dikkati dağılmıştı. Mesajın kimden geldiğini görmek için telefonunu eline aldı. Mesaj arkadaşı Minho'dan gelmişti. Hemen mesajı açıp okumaya başladı. Bir fotoğraf vardı..Bu fotoğraf Baekhyun'dan başkasına ait değildi. Üzerinde spor kıyafetleri vardı.

Arkadaşı Minho'nun gönderdiği fotoğrafın altında ise "Seninki bizim spor salonunun yeni müşterisi olmuş Chanyeol." yazıyordu. Chanyeol bu mesajı görünce sırıtmaya başladı. Şuan da eşofmanları giyip Minho'ya ait olan spor salonuna gidebilirdi. Hatta oranın her zamanki müşterisi gibi bile davranabilirdi. Sonuçta Minho kendisini ele vermezdi. Ve Chanyeol'de Baekhyun'la tesadüf bir şekilde karşılaşmış gibi numara yapabilirdi...Hatta yapacaktı da...

"Chanyeol hyung neye gülüyorsun öyle ? Bana da göster bende güleyim..." Sehun başını Chanyeol'un telefonuna doğru uzatıp onun neye baktığını öğrenmeye çalışıyordu..

Chanyeol, Sehun'un sesini duyunca hemen telefonunu kapattı...

"Aklıma komik bir şey geldide ona gülüyordum Sehun.."

Sehun, Chanyeol'un telefonundaki mesajı görmüştü ve hyungunun söylediği yalan karşısında şeytanice sırıttı... "Demek şuan da Baekhyun, Minho hyung'un spor salonundaymış."

"Saçmalama Sehun, öyle bir şey yok." Dedi itiraz ederek.Ardından ayağa kalkıp salonda oturanlara konuşmaya başladı.

"Herneyse ben abur cubur almak için markete gidiyorum. Sonra görüşürüz.."

Sehun elindeki patlamış mısır tabağını masanın üzerine koyup Chanyeol'un peşinden gitti... Onun eşofmanlarını giydiğini görünce odasına girdi..

"Şimdide Baekhyun'un görmek için spor salonuna gidiyorsun.."

"Yok öyle bir şey Sehun. "

"Herneyse hyung, bende geliyorum seninle.."

Chanyeol bunu duyunca sinir katsayısı artmaya başlamıştı.

"HAYIR GELMİYORSUN !" Diye bağırdı.

"EVET GELİYORUM."

"HAYIR DEDİM SANA !"

"CHANYEOL HYUNG ! BENDE SANA
GELECEĞİMİ SÖYLEDİM !"

Sehun'la tartışarak vakit kaybediyordu. En iyisi onunla anlaşmaya varmış gibi rol yapmaktı.
"Tamam anlaştık o zaman şimdi git ve kıyafetlerini değiştir Sehun.." Dedi kendini sakinleştirmeye çalışarak..

"Bak hyung eğer beni beklemeden gidersen bile gelebileceğimi unutma tamam mı?"

"Endişelenme Hun...Söz veriyorum. Seni bekleyeceğim."

Sehun, Chanyeol'ün bu kadar kısa sürede kabul etmesini tuhaf buluyordu.

"Beş dakikaya burada olurum." Sehun tam arkasını dönmüş gitmeye hazırlanıyordu ki Chanyeol'ün seslenmesiyle yarı bir şekilde döndü. Tam o sırada Chanyeol'ün yüzünün ortasına sağlam bir yumruk geçirmişti.. Bunun etkisiyle Sehun başının etrafında dolaşan kuşlar görmeye başladı ve kısa bir süre sonrada bayıldı. Chanyeol ise Sehun' u kendi yatağına yatırdı.. Ardından kapıyı kapattı..Gideceği sırada aklıma gelenle durdu. Sehun ayılınca Minho'nun spor salonuna gelebilirdi ve en önemlisi Baekhyun'la romantik anlarını bozabilirdi..Bundan dolayı kapıyı Sehun'un üzerine kilitledi...Anahtarıda yanına aldı artık sorun çözülmüştü.

------------- ✿ ✿ ✿ -------------

Spor salonununa gelince Minho'yu gördü..Minho'da Chanyeol'e gülümsemeye başladı.

"Seninki orada Chanyeol." Chanyeol Minho'nun gösterdiği yere baktıktan sonra yeniden arkadaşına döndü.

"Bu iyiliğini hiç unutmayacağım Minho." Bunu der demez Baekhyun'un olduğu kısma doğru gitti..Lakin aklına gelen şeyle durup etrafı taramaya başladı.Sehun'un kendini takip etmiş bir yerlerden ortaya çıkabileceği fikri içini kemiriyordu. Tamam gelmeden önce bütün önlemleri almıştı ama yinede Sehun 'du bu. Ne yapacağı bilinmezdi..Ve Chanyeol ,böyle bir ihtimalin olmasını hiç mi hiç istemiyordu..

Baekhyun'nun yanında boş bir koşu bandı vardı. Chanyeol oraya doğru gitti. Bandın üzerine çıkıp çalıştırmak için bazı tuşlara basmaya başladı.Bunu yapmasının sebebi Baekhyun'un kendini farketmesini sağlamaktı. Öyle de oldu zaten..Yaklaşık bir kaç dakika sonra, Baekhyun gözlerini büyüterek ona baktı. Chanyeol onun kendine baktığını görünce bandı durdurdu..Tıpkı onun kendine baktığı gibi oda Baekhyun'a baktı .

"Baekhyun sen beni mi takip ediyorsun yoksa ?"

"Ne ? Ben mi ? Kesinlikle hayır. Seni takip ettiğim falan yok.."

"Verdiğin tepkiler öyle demiyor ama.."

"Tepkilerim gayet normal..."

"Hayır değil.."

"Yah!!" Diye bağırdıktan sonra koşu bandını durdurdu ve soyunma odasına doğru yol aldı..Chanyeol de bir müddet arkasından baktıktan sonra onun peşinden gitti. Ve Baekhyun'u beklemeye başladı..

Yaklaşık yirmi dakika soyunma odasında dışarı çıktı..Üzerini de değiştirmişti üstelik. O tüm hazırlıklar iki üç dakikalık şey için miydi yani ? Chanyeol morali bozuk bir şekilde Baekhyun'un ardından gitti. Arabasının kenarına yaslanıp sevdiği çocuğun gitmesini beklemeye başladı. O gittikten sonra burada biraz kalıp Minho ile eski günleri yad etmek istiyordu. Lakin o esnada karşısında Baekhyun'u bulmuştu. Onun neden yanına geldiğini merak ediyordu..

"Baekhyun ne oldu ? Beni bir sapık gibi takip ettiğin yetmiyormuş gibi birde burada taciz mi edeceksin ?"

Bu dediği şey karşısında Baekhyun'un yüz ifadesi şekilden şekile giriyordu..Haliyle Chanyeol'de onun bu haline alayla bakıyordu.

"Aishh seni takip falan ettiğim yok...Senin bu spor salonunda olduğunu bile bilmiyordum.Aramızdaki bu şey büyük ihtimalle tesadüften ibaret ."

"Herneyse peki şimdi neden geldin yanıma ?"

"Şey Chanyeol yani Bay Chanyeol arabamın tekeri patlamış ve değiştirmek için yedek lastiğimde
yok..."

Chanyeol onun dediklerini trans etkisindeymiş gibi dinliyordu... Yeni bir fırsat daha yakalamıştı..Bugün şanslı gününde olmalıydı.

"Eğer şartımı kabul edersen seni evine bırakırım. "

"Şart mı ?Birde şart koşuyorsun öyle mi ?Bu kadar fırsatçı olduğunu bilmiyordum Chanyeol..!" Dedi kızgınlıkla...

"Madem istemiyorsun peki o zaman iyi akşamlar.." Arabasının kapısını açıp gidecekmiş gibi görünme rolüne bürünmüştü...Ama adı gibi emindi Baekhyun şartını kabul edeceğine...

"Dur bekle...Hem neymiş şartın?"

Chanyeol sırıtarak Baekhyun'a bakmaya başladı... "Seni evine götürürsem benimle akşam yemeğine çıkacaksın..Kabul mu ?"

Baekhyun bu isteği duyunca rahatlamıştı. Chanyeol'den daha absürd şeyler bekliyordu işin açığı..

"Tamam kabul.."

Chanyeol bunun üzerine arabanın diğer kapısını Baekhyun için açtı...O binince kapıyı örtüp diğer taraftan kendide bindi ve arabayı sürebildiği en yavaş şekilde sürmeye başladı...Bu anın hiç bitmesini istemiyordu çünkü...

Chanyeol Baekhyun'un evinin önüne gelince arabayı durdurdu..Baekhyun da arabadan inince oda peşinden gitti..

"Teşekkür ederim Chanyeol. Eğer sen olmasaydın orada tek başıma ne yapacaktım bilmiyorum. Her neyse iyi geceler kendine iyi bak.." Baekhyun Tam kapıyı kapatacakken Chanyeol ayağını kapı aralığına koydu.

"Bana bir kahve ikram etmeyecek misin Baekie?"

"Tabiki de hayır.. Şimdi git buradan.."

Chanyeol kapıyı dahada zorlamaya başladı ne olursa olsun o eve girecekti...Kısa bir süre sonra içeri girdi..

"Kahvem sade olsun Baekie, ek olarakta hava bulanık görünüyor. Yağmur neredeyse yağacak..."

"Yani ?"

"Bu gece burada kalıyorum.."

------------- ✿ ✿ ✿ -------------

Kris arabanın içinde oturmuş müzik dinliyordu ki dikiz aynasından Junmyeon 'u gördü. Yanında da bir kız vardı. Her zaman ki manzara bugünde tekrarlanıyordu ... Oflayarak arabadan indi ve kapıyı açıp onları beklemeye başladı...

Junmyeon sarhoş görünüyordu yürüyüş şeklinden açıkça belliydi bu . Yanındaki kızın ona yapışmasından açıkça rahatsız oluyordu Kris. Ama Umursamayacak, sakin kalacaktı. Tıpkı diğer günlerde yaptığı gibi...

Arabaya bindiklerinde Kris kapıyı kapattı . Ağır adımlarla direksiyonun başına geçti. Arabayı çalıştırmadan önce aynadan Junmyeon 'a baktı..

"Efendim nereye gidiyoruz. "

"Her zamanki otele Kris. " Dediği an arabayı otele doğru sürmeye başladı .. Gözü aynadan Junmyeon ve yanındaki kıza kayıyordu sürekli. O ikisi sayesinde neredeyse canlı porno izliyordu . Daha doğrusu kız sayesinde ... Çünkü o Junmyeon' a daha şimdiden dokunmaya başlamıştı. Junmyeon da halinden memnun görünüyordu. Ardından ikisi kahkahalarla gülmeye başladılar. Bunun üstüne kız seni seviyorumu da eklendi.. Kris artık dayanamıyordu . En sonunda ani fren yaptı...

"Yah şoför parçası düzgün sür arabayı !" Diye azarladı Junmyeon, Kris'i..

Bu artık son raddeydi Kris için.
"Yeter. " diye bağırdı. Ve arabayı durdurup Junmyeon'u arabadan dışarı çıkardı.

Junmyeon ışık hızıyla gerçekleşen olaylara transa girmiş gibi baktı. Kendine geldiğinde Kris 'le otoriter bir tonda konuşmaya başladı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun ha ?"

"Rahatsız oldum beyefendi, hepsi bu." Junmyeon kendine bağırınca diyeceklerini söylemekten vazgeçmişti.

"Cidden bu cesaret nerden geliyor sana?" Bu sefer daha çok bağırmıştı Junmyeon.

Kris, Junmyeon'a doğru iyice yaklaştı. Ve onun kollarından tuttu. "Bu hareketlerinden nefret ediyorum Junmyeon . Seni her gün başka kızlarla görmekten nefret ediyorum. Ben sana dokunamazken onların sana kolayca sahip olmalarından nefret ediyorum ."

"Sen ne diyorsun Kris ! Bana adımla hitap etme samimiyeti nereden geliyor! Üstelik sen bana ne---"

"Lanet herif seni seviyorum anladın mı hemde çok seviyorum . "

Junmyeon, Kris'in dedikleri üzerine hayatının şokunu yaşıyordu. Alkollü olduğundan hayal gördüğünü düşünüyordu. Kris'te duygularını bu şekilde açıklamayı hayal etmemişti . Aslında platonik takılmayı düşünüyordu.

"Kovuldun . " dedi düz bir sesle Junmyeon. Bundan sonra da Kris' i hiçbir şey olmamış gibi işine devam etmesine izin veremezdi ....

Kris, arabaya doğru yol olan Junmyeon 'un kolundan tutup kendine çevirdi...

"Yahh ne istiyorsun?"

Kris onu öpmeye başladı sertçe. Junmyeon da aniden onu itti ve tokat attı Kris'e.

Kris ağrıyan yüzüne elini götürdü. Ardından dudaklarını silen Junmyeon' a alayla bakmaya başladı.

"Hiç olmazsa kovulmak için geçerli bir sebebim oldu. "

Junmyeon ona küfürler savururken Kris'in tek yaptığı arkasına bakmadan gitmek oldu ... Şuan ağrıyan kalbi kırılan onuruyla ilgilenmeliydi...

↺ BÖLÜM SONU ↻

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro