30 ❥ Final

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Han nehrinin önünde Baekhyun'u bekliyordu Chanyeol.. Kol saatine baktı o an.. Saat neredeyse gece yarısı olmuştu. Etrafta loş bir ortam vardı. Hava da ise dondurucu bir soğuk hakimdi. Her an yağmura dönüşebilecek türden bir havaydı işte... Tıpkı Chanyeol'un şuan ki durumu gibiydi.. Onun da zihni böyleydi. Zaten Baekhyun'u bu saatte buraya çağırma nedeni ona artık aralarında oyunun bittiğini söyleyecek olmasıydı. Yani oyunun kurallarını yerine getirecek sonsuza dek Baekhyun'un hayatından çıkacaktı. Çünkü ne kadar çabalarsa çabalasın Baekhyun asla ona teslim olmayacaktı. Ona veda ettikten sonra başka planları vardı. Büyük babasına gidip Junmyeon hyunguyla en başından beri evlenmeye zorladığı kızla evlenmek istediğini söyleyecekti. Bu sayede büyük babası onları Junmyeon ve Kris çiftini rahat bırakacaktı. Madem kendisi mutlu olamıyordu başkalarının mutluluğu için kendini feda edecekti Chanyeol.

"Beni gecenin bir yarısı sıcak yatağından kaldırıp neden buraya çağırdın?" Baekhyun sinirle söylemişti bunu... Chanyeol ise ona baktı. Burnu soğuktan kızarmıştı. Bu onun sevimli görünmesine yol açıyordu. Başını sağa sola salladı. Birkaç saat önce Baekhyun'u unutma planları yaparken şimdi böyle şeyler düşünmesi aptalcaydı.

"Sana önemli bir şey söyleyeceğim. "
Dedi ciddi bir sesle...

"Ne diyeceksen çabuk de..Çünkü benim de sana söyleyecek önemli şeylerim var."

Chanyeol ses tonunu ayarladı öncelikle... Sonra Baekhyun ile göz teması kurdu...

"Oyunun kurallarını yerine getirip senin peşini bırakacağım Baekhyun. Bir daha asla ben tarafından rahatsız edilmeyeceksin."

Bu itiraf karşısında Baekhyun şok olmuştu. "Ama sen beni sevmiyor muydun ? " Başını sağa sola salladı. "Tabi ya aşkın bir yalandan ibaretti. Sen beni hiç sevmedin ki ? Tek derdin beni diğerlerine yaptığın gibi yatağa atmaktı."

"Baekhyun kes şunu!"

"Noldu gerçekleri duymak zoruna mı gitsin kazanova?"

Chanyeol, Baekhyun'u iyice yaklaşıp yüzünü avuçlarının içine aldı. "Seni gerçekten de çok sevdim. Seni ilk gördüğüm zaman sana aşık oldum. Ve davranışların beni kendine daha da çok çekti ama artık olmuyor. Ne yaparsam yapayım seni kendime aşık edemiyorum. Ben de artık bu şeye bir son vermek istedim. Hem bu senin için de iyi olur. Benden kurtulursun.."

"İyi de ben senden kurtulmak istemiyorum."

"Sen...Neden Bana bunu yapıyorsun? Tam senden umudumu kestiği zaman bir şeyler yapıp içimdeki umudu yeşertiyorsun. Ama hayır bu sefer izin vermeyeceğim. Beni bu sefer kandıramayacaksın. "

Baekhyun ne diyeceğini bilmez bir şekilde Chanyeol'e baktı. O gerçekten de gidecek miydi? Kalbini çalmışken üstelik..Gitme dese kalır mıydı acaba ? Çok ciddi görünüyordu ama ona hislerini itiraf edecekti.

"Bu arada sende bana önemli bir şey söyleyecektin."

"Evet öyleydi. "

"Seni dinliyorum Baekhyun."

Baekhyun şuan da hislerini nasıl itiraf edeceği konusunda zorlanıyordu. Zaten o hislerini ifade etme konusunda pek iyi değildi. Şuan da Chanyeol'e nasıl hissettiğini anlatmak için yüzlerce aşk şiiri okumayı dilerdi.

"Konuşmayı düşünüyor musun Baekhyun ? Yoksa sonsuza dek susacak mısın böyle?"

Baekhyun, Chanyeol'ün konuşması üzerine gerçek dünyaya geri döndü.

"N-ne ?"

"Hep böyle susacak mısın diyorum?"

"Ben sadece hislerimi açıklamak için uygun kelimleri arıyordum."

Chanyeol alaycı bir şekilde kahkaha atmaya başladı... "Yah neyin var senin böyle?"

"Aşık oldum." Sesi titreyerek çıkmıştı Baekhyun'un...

Chanyeol'ün içini bir kıskançlık kaplamıştı o an. O kişinin kim olduğunu öylesine merak ediyordu ki.. "Kime?" Diye sordu sinirle..

"Sana.." Başını yere eğdi Baekhyun bunu söylerken.

"Ne dedin sen az önce."

"Seni seviyorum dedim aptal daha neyini anlamadın."

             ------------- ✿ ✿ ✿ -------------

Birkaç aylık sevgililik dönemlerinden sonra Chanyeol'den gelen ani evlilik teklifini kabul etmişti Baekhyun... Şimdiyse bütün yüksek sosyetenin katıldığı görkemli bir nikah töreniyle Chanyeol ile hayatını birleştirecekti genç adam. Bu yüzden fazlasıyla  heyecanlıydı Baekhyun. Bugüne özel ünlü bir Fransız modacı tarafından hazırlanan beyaz bir takım giymişti. Chanyeol ise tam tersi siyah bir takım giymişti. İkisi de fazlasıyla görkemli görünüyordu.

"Baekhyun parmağını uzatır mısın?" Baekhyun aynada yansıyan görüntüsüne bakıyordu o sırada. Bunu durdurup Chanyeol'e baktı.

"Efendim Yeollie.."

Chanyeol açıklama yapmak yerine genç adamın parmağına yüzüğü geçirdi o an... Baekhyun da gülümsüyordu o sırada

"Birazdan resmi olarak evli olacağız. O yüzden bana ait belirten bu yüzüğü takmanı istedim."

"Bu yüzük gerçekten de çok güzel ama senin bana ait olduğunu belli eden yüzük nerede hani? Parmağında herhangi bir şey göremiyorum. "

Chanyeol cebinden bir yüzük kutusu daha çıkardı ve Baekhyun'a uzattı bunu... "Benim sana ait olduğumu gösteren yüzüğü sen bana takacaksın." Bunu söylerken gözlerinin içi gülüyordu.

Baekhyun heyecanla yüzük kutusunu aldı. İçerisinden yüzüğü çıkarıp Chanyeol'ün parmağına taktı.

"İşte şimdi oldu." Diyerek kıkırdadı Baekhyun.  "Bu arada beni kim mihraba kadar götürecek?"

"Aslında Jongin götürmek istiyordu ama Yixing'i biliyorsun son yaşananlardan sonra herkesle arasını düzeltmek istiyor bu yüzden de düğüne katılıp seni mihraba götürmek istedi. Eğer senin için de bir problem yoksa..?"

Baekhyun başını sağa sola salladı. "Hayır benim için sorun değil de peki aran gerçekten de iyi mi Yixing'le nasıl?"

"Yaptığı kötü bir şeydi ama herkes bir şans hak eder değil mi? Üstelik Yixing kötü biri değil.."

"Doğru..Bu arada Yixing nerede kaldı nikahın başlamasına saniyeler kaldı."
Baekhyun yüzünü şişirerek söylemişti . O sırada kapı açıldı. Yixing ile kız arkadaşı Irene içeri girdi. Yixing de tıpkı Chanyeol gibi siyah bir takım giymişti ama onun gibi papyon değil kravat takmıştı. Kız arkadaşı ise dar kesim mavi renkli bir elbise giymişti. Saçlarını da açık bırakmıştı.

"İşte Yixing'de geldi sevgilim." Gülümseyerek Yixing'i işaret etti Chanyeol...

Baekhyun arkasını döndüğü an Yixing ona gülümsedi. "Seni biraz beklettim galiba Baek..Kusura bakma."

"Sorun değil gerçekten.."

O sırada Yixing, Baekhyun'a koluna girmesi için işaret etti. "Hadi gidelim o zaman. " Baekhyun önce Chanyeol'e baktıktan sonra Yixing'in koluna girdi. Chanyeol ve Irene onlardan ince odadan çıktılar. Ve Chanyeol Baekhyun'u mihrapta beklemeye başladı. Bunun yanında  Yixing, Baekhyun'u mihraba doğru götürüyordu. Aile üyeleri,Yixing'in burada olduğunu görünce kısa süreli bir şok yaşasalarda pek üzerine gitmediler. Biri dışında...

"Bunun burada ne işi var?" Kızgınlıkla sormuştu bunu Jongin...

"Hayatım sakin olur musun lütfen?"

"Bize yaptıklarını ne çabuk unuttun ha Kyungsoo?"

"Bazen unutmak en iyisidir Jongin. Ayrıca kardeşinin en mutlu gününde olay çıkarmayı düşünmüyorsun değil mi ?"

"Düğün bittikten sonra bunu yapacağım. "

Kyungsoo malum bakışlarından Jongin'e yollamaya başladığı sırada Sehun yanı başında oturan Jongin'e konuşmaya başladı.

"Jongin saçmalamayı bırak ve bu mutlu günde güzel vakit geçirmeye bak."

Jongin başıyla etrafa gülücükler saçıp Baekhyun'u Chanyeol'e teslim eden Yixing'i işaret etti.

"Sence o varken nasıl güzel vakit geçirebilirim?"

Kyungsoo onun yanıtına karşın göz devirmeye başlamıştı. Sehun da onu sakinleştiremeyeceğini anladı. Ve sevgilisi Luhan'ın nerede olduğunu bulmak için sağa sola bakmaya başladı. Birkaç dakika sonra Luhan kapıda belirmişti.  Yanında ağabeyi Minseok ve Jongdae  vardı. Sehun ayağa kalkıp onun yanına doğru gitti. Yanındakilere selam verdikten sonra Luhan'ın elini tutup diğerlerinin yanından uzaklaştı.

"Luhan sana önemli bir şey söylemem gerekiyor." Sehun nihayet Luhan'a gelecekte yapacağı planlardan bahsetmek istiyordu.

"Nikah bittikten sonra söylersin Sehun." İlgiyle rahibin önündeki çifte bakıyordu Luhan.

"Ama---"

"Şşt Sehun nikah başlıyor. " Luhan sus işareti yaptıktan sonra eliyle çifti gösterdi. Sehun da çaresiz bir şekilde susmuştu.

Rahip önündeki çifte bakıp gülümsedikten sonra davetlilere hitaben o meşhur klişe cümle ağzından dökülüverdi.

"Bu nikaha itiraz edecek olan varsa ya şimdi konuşsun. Ya da sonsuza dek sussun."

Bunu söyledikten sonra hiçbir yerden ses çıkmayınca rahip, Baekhyun'la göz teması kurdu yeniden.

"Siz Byun Baekhyun bu adamı hastalıkta sağlıkta ölüm sizi ayırıncaya kadar kocan olarak kabul ediyor musun ?"

"EVET..." Yüksek sesle söylemişti bunu Baekhyun. Chanyeol ise ona bakıp gülümsedi. Kaç zamandır kendini reddeden adam şimdi onunla evleniyordu. Bu rüya gibi bir şeydi.

Rahip, kısa olandan aldığı yanıta memnun olarak Chanyeol'e bakmaya başladı.

"Siz Bay Chanyeol bu adamı hastalıkta sağlıkta ölüm sizi ayırıncaya kadar eşin olarak kabul ediyor musun?"

"Evet..." Baekhyun'a bakarak söylemişti bunu...

"Ben de sizi tanrının bana verdiği yetkiye göre eş ilan ediyorum. Birbirinizi öpebilirsiniz." Bunu duyan Chanyeol sertçe Baekhyun'u öpmeye başladı. O bunu yaptığı sırada düğüne gelen davetliler onları alkışlamaya kimileri ise ooo diye sesler çıkarmaya başlamıştı.

Birkaç dakika sonra birbirlerinden ayrılmıştı. Chanyeol bu seferde Baekhyun'u kucağına almaya çalışıyordu.

"Yah Channie şimdi gelen misafirlerin tebriklerini---"

"Tebrikleri umrunda değil Baek. Ben bu anı uzun zamandır bekledim. Şimdi küçük detaylarla uğraşmak yerine balayına gitmemiz gerek.." Cümlesini tamamladıktan sonra Baekhyun'u kucağına alıp çıkışa doğru gidiyordu. Davetlilerde peşlerinden gidiyorlardı. Chanyeol envai çeşit süslerle süslenmiş önündeyse just married yazan kırmızı renkli arabanın önüne gelince Baekhyun'u kucağından indirdi ve arabanın kapısını açtı. Baekhyun binince kapıyı kapattı. Kendisi de şoför koltuğuna geçip arabaya sürmeye başladı. Davetliler ise arkalarından sevinç çığlıkları atıyordu bunlardan biri de Luhan'dı. Eğer Sehun'la ilerde evlenirse o da bu tarzda bir düğün töreni yapmak istiyordu.

"Sehun ah bizde evlendiğimizde böyle bir düğün yapalım olur mu?"

"Evlenmek mi ?" Sehun tek kaşını kaldırarak sormuştu bunu.

"Evet de yoksa sen benimle evlenmek istemiyor musun ?"

"Yoo ondan değil sadece şaşırdım."

"Bunda şaşırılacak ne var ?"

"Benim gelecek planımda evlenmeye yer yoktu ta ki sen karşıma çıkana kadar.." Gerilen ortamı yumuşatmak için gülümsedi. " Bu arada sana önemli bir şey söyleyecektim hatırladın mı?"

Luhan başını aşağı yukarı salladı. "Evet hatırladım. Şimdi bana neler olduğunu anlat."

"Luhan ben Amerika'ya gidiyorum."

Luhan duyduğu şey karşısında şok olmuştu. İyi de neden? Bu nereden çıkmıştı ki şimdi? O ne için Amerika'ya gidecekti ki?

"Ne için gideceksin ?"

"Üniversite eğitimi için. Orada müzik alanında eğitim alacağım ve geri döndüğümde ise idol olarak çıkış yapacağım."

Bu açıklamadan sonra Luhan sinirlenmiş ve Sehun'la kavga etmeye başlamıştı. En sonunda ise Sehun'a aralarında ki  her şeyin bittiğini söyleyip arkasına bakmadan onu terketmişti. Sehun ise öylece arkasından bakakalmıştı.

           ------------- ✿ ✿ ✿ -------------

Uçağının kalkmasına on dakika kala Sehun,ağabeylerine ve büyük babasına hüzünle bakmaya başladı. Onlar olmadan yeni hayatına nasıl başlayacağına düşünüyordu. En sonunda düşünmeyi bırakıp Chanyeol'e sarıldı...

"Seninle tatlı kavgalarımızı özleyeceğim Sehun ahh.." Chanyeol kardeşinin sarılmasına karşılık verdiğinde söylemişti bunu.

"Bende hyung bende. O zamanlar hayatımın en eğlenceli zamanlarıydı." Sarılmayı bıraktıktan sonra yarıda kalan konuşmasını sürdürdü..

"Kendine iyi bak olur mu hyung? Ve Baekhyun'u çok sev, senden tek istediğim bu. Ona iyi bak." Chanyeol başını sallayınca Sehun, Junmyeon 'a doğru yaklaştı. Junmyeon ise küçük kardeşine sarıldı.

"Hyung sen her zaman bir baba gibiydin benim için. Bu yüzden babamın yokluğunu hiçbir zaman hissetmedim."

"Bunu duymak beni duygulandırdı. Ve Neden veda eder gibi konuşuyorsun hem? Her tatil zamanları bizle olacaksın. Bu durumsa sadece dört yıl sürecek." Dedi endişeli bir ses tonuyla..

"Doğru söylüyorsun hyung. Biliyorum fazla abarttım durumu. Ama sizi çok özleyeceğim. O yüzden böyle konuşuyorum." Şeklinde bir yalan uydurmuştu. Çünkü onlara bir daha Kore'ye geri atmayacağını, hayatını orada sürdüreceğini söylemek için daha çok erkendi.

"Nasıl istiyorsan öyle davran seni sorularımla bunaltmak istemiyorum. Ayrıca büyük babamızın sana bir söyleyeceği önemli şeyler var."

Sehun merakla büyük babasına baktı. Yaşlı adam ses tonunu ayarlıyordu o sırada.

"Büyük baba ne söyleceksin bana?"

"Amerika' da ki müzik eğitimini tamamladığında seni stajyer olarak bizim şirkete alacağım. Birkaç ay sonra ise idol olarak çıkışını yapacaksın. İlerde de Sm'in ceosu olacaksın."

Sehun duyduklarına şok olmuştu. Büyük babasının söylediği şeyleri bir zamanlar hayal ediyordu. Hatta bu hayattaki en çok istediği şeylerden biriydi. Ama Luhan onu terkedince istediği her şey artık onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Diğerleride onun tepkisizliğine karşın şaşırmışlardı.

"Büyük baba ben bunları hakedecek kadar yetenekli biri değilim."

"Ne? Sehun sen ciddi misin?" Dedi Chanyeol.

"O aklını kaçırmış olmalı büyük ihtimalle."

"Jongin sen benim için çok önemlisin. Her sorunumda yanımda oldun. Bu yüzden sana çok teşekkür ederim." Der demez sıkıca Jongin'e sarıldı.

"Teşekküre gerek yok Hunnie.. Sen benim kardeşimsin tabiki de her zaman yanında olacağım." Sehun gülümseyerek ondan ayrıldı ve Kyungsoo'ya baktı.

"Sana gelirsek Kyungsoo hyung, hayatımıza beklenmedik bir şekilde girdin. Yalan yok ilk başlarda senden hoşlanmadım. Sonrasında ise aslında çok iyi biri olduğunu anladım. Ve senin o tatlı önerin sayesinde hayatımın aşkını buldum." Acıyla gülümsemişti Sehun, Luhan hakkında konuştuktan sonra..

Kyungsoo sağına soluna bakmıştı o an.. "Benim sayemde olduysa bu ilişkiniz, bu beni çok mutlu Sehun. Ve Luhan nerede? Seni yolcu etmeye gelecek değil mi? "

Sehun üzgün bir şekilde başını sağa sola salladı..."Hayır o gelmeyecek hyung.. "

"İyi de neden ?"

"Boşver hyung uzun hikaye .." diyerek gülümsemeye zorladı. Kyungsoo yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu anlamıştı lakin susmayı tercih etti Sehun'un yüz ifadesinden dolayı...

Sehun uçağın kalkmasına az bir zaman kaldığını duyduğu anons sayesinde aile üyelerine vedasını tamamlayıp bineceği uçağın olduğu tarafa doğru yol aldı.. O esnada arkasından adını seslenen biri duydu.. Bu ses kalbinin ritmini değiştiren adama aitti... Sehun için büyük bir sürpriz olmuştu bu durum.. Oysa Luhan'ın gelecğini beklemiyordu bile... Ve bu durum Sehun 'un içindeki umutları yeşertmişti.. Hiç vakit kaybetmeden Luhan' ın olduğu tarfa doğru döndü...

"Luhan sen..." Gözleri dolduğundan bir şey diyemedi genç adam..

Luhan üzgün bir şekilde ona bakmıştı.. "Yaptığım her şey için özür dilerim Sehun ah... Umarım beni affedebilirsin.."

Sehun gözyaşlarını silip Luhan'a gülümsedi.. "Seni affedebilmemek ne mümkün Lu...."

Bunun üzerine Luhan, Sehun'a sarılmıştı. "Bu arada ne kadar sürerse sürsün isterse ömrümün sonuna kadar olsun
Yine de seni bekleyeceğim Sehun.."

         ------------- ✿ ✿ ✿ -------------

Bugün Kyungsoo doktora gitmek için
dışarı çıkmıştı. Yarım saat sonra da eve geri dönmüştü. Müjdeli hir haberi beraberinde getimişti. Bu durumu Jongin'e nasıl anlatacağını bulmak için uygun kelimeler bulamıyordu.

Villanın kapısını çaldığında kapıyı açan biri olmadı. Bunun üzerine anahtarı alıp kapıyı açtı. İçeri girdiği sırada etrafa şaşkınca bakışlar atmaya başladı. Ortamda loş bir ışık hakimken yerlere güller serpiştirilmişti. Kyungsoo bunun Jongin'in işi olduğuna adı gibi emindi. Zaten villa da kendileri dışında yaşayan kişiler de yoktu. Bilindiği üzere Chanyeol ve Baekhyun çifti dünya turuna çıkmıştı. Yixing buradan taşınıp Tayvan'a yerleşmiş ve orada aşık olduğu kadınla yaşamaya başlamıştı. Junmyeon ve Kris, Büyük baba Soo Man'ın yaptığı enrtikalardan dolayı köşe bucak kaçıyorlardı. Bundan dolayı doğru dürüst eve uğramıyorlardı. Lakin Junmyeon her zaman ki işkolikliğinden ödün vermiyordu orası ayrı tabi. Sehun da Amerika'ya okumak için gitmişti.  Yaptığı akıl yürütmesiyle bir daha da bunun Jongin olduğu teyit etti.. Gülümseyerek yerde tek parça halde duran gülü aldı. Ardından tek sıra halinde duran gül yapraklarını bitiş noktasını bulmak için yürümeye başladı. Güller yemek odasına geldiğinde son buluyordu. Hemen kapıyı açıp içeri girdi. Jongin siyah bir takımla envai ceşit yiyeceklerin olduğu bir masada oturmuş onu bekliyordu. Kyungsoo ona gülümseyerek bakmaya başladı.

"Bunlar da nereden çıktı? Bir kutlamamamı var yoksa ?"

Jongin oturduğu yerden kalkıp Kyungsoo'nun yanına doğru gitti.

"Unuttun mu yoksa Kyungsoo ?"

Kyungsoo bu sırada aklını yoklamaya başladı. Bugün ne olabilirdi ki ? Ama hayır hiçbir şey bulamıyordu Kyungsoo... Aklını yokladığında bu tarihe dair bulabildiği tek şey kocaman bir boşluktu...

"Bugüne dair aklıma hiçbir şey gelmiyor ki.."

Jongin derince iç çekti.. "Sen ciddi misin?"

Kyungsoo çaresizlikle Jongin'e baktı. "Evet..."

"Pes doğrusu Kyungsoo. İlişkimizdeki özel günlerin senin için önemli olduğunu sanıyordum."

"Tabiki de öyle ama gerçekten...Bugün bir şey öğrendim. Ve aklım sadece ona odaklanıyor. Ondan başka hiçbir şey düşünemiyorum kocacağım."

"O öğrendiğin şey ne peki ?" Jongin merakla sormuştu bunu. Eşinin zihnini ele geçiren şeyin ne olduğunu bilmek istiyordu içten içe...

"Ben--- Yani Jongin ben..." Kyungsoo içinde bulunduğu durumu açıklamak için uygun kelimeleri bulamıyordu.

"Sen ne Kyungsoo?"

"Hamileyim..." Sonunda diyebilmişti bunu Kyungsoo. O bunu söylediği sırada Jongin'in gözleri fal taşı gibi açılmıştı.

"Ne yani ben şimdi gerçekten de baba mi olacağım?"

Kyungsoo gülümseyerek başını aşağı yukarı sallamaya başladı.

"Tanrım bunu herkese duyurmalıyım. Hatta dışarı çıkıp baba olduğumu bile haykırmalıyım."

Kyungsoo dışarı gitmek isteyen Jongin'in kolunu tutup onu durdurdu.."Hey sakin ol..."

"Böyle mutlu bir haberde nasıl sakin olabilirim?"

"Haklısın aslında.. ilk başta ben  ilk başta ben de öyleydim."

"Bugün bizim için gerçekten de önemli. Önceden sadece evlilik yıldönümümüzdü. Şimdiyse bebeğimizin varlığından haberdar olduğumuz zamanda olacak..."

O an Kyungsoo'nun kafasına jeton yeni düşmüştü. Tabi ya bugün o lanetli günün yıldönümüydü. Evet her ne kadar da bu tarihte Jongin onun hayatına gerçek anlamda  girmiş olsa da bu tarih onun hayatında yaşadığı gerçek anlamlı ilk dönüm noktasıydı. Bu tarih kadar hiçbir şey onu ne mutsuz edebilmiş ne de ağlatabilmişti. Ve o tarihte gerçek anlamda ilk kalp kırgınlığını yaşamıştı. İşte böyleydi bu tarihin Kyungsoo'ya hissettirdikleri... Görüldüğü üzere normal insanlar evlilik yıldönümlerini kutlamak isterken Kyungsoo o günde yas tutmayı yeğlerdi. Ama bu konu hakkında hiçbir şey söylemeyecekti Jongin'e.. Çünkü bu onu üzerdi ve Jongin'i üzmek bu hayatta isteyeceği en son şeydi...

"Değil mi hayatım ?" Kyungsoo'nun sessiz kalması üzerine Jongin bunu sormuştu.

"Evet sevgilim."

"Bu arada hayatım ben de sana bir şey söylemek istiyorum. "

"Seni dinliyorum Jongin.."

"Aslında bunu sana evlilik yıldönümü hediyesi olarak verecektim. Yani senin için bir ev almıştım. Tam senin hayalindeki gibi...Ama istersen bundan sonraki hayatımızı o evde geçirebiliriz. Sen ben ve bebeğimize ait olan o yerde yaşarız ha ne dersin ?"

"Sen ciddi misin Jongin? Yani bize ait olan bir evde mi yaşayacağız?"
Uzun zamandır hayal ettiği şey sonunda gerçek olmuştu nihayet...

"Evet sevgilim."

O an Kyungsoo Jongin'e sarılmıştı. Bu sarılmanın ardından Jongin eğilip Kyungsoo'yu öpmeye başladı. Bu kısa süreli öpücükten sonra Jongin konuşmaya başladı yeniden..

"Bu arada gidip herkese bir bebeğimiz olacağını haber vermeliyim." Küçük bir çocuk edasıyla bunu söyledikten sonra büyük babasından başlayarak sırayla herkesi aramaya başladı. Kyungsoo da ona gülen gözlerle bakıyordu. Onunla yaşadığı her şey bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmeye başladı o sırada. Birbirlerini gördükleri ilk an, düğün günü ve daha fazlası... 

[THE END]

Finale gelmiş olmanın verdiği hüzünle sizlere veda ediyorum.
Bu vakte kadar kim okumuş ve vakit ayırmış ise teşekkürlerimi sunarım💕








Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro