Ekin

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Bazı günler vardır sadece yatağında kalmak istersin ya, hiç bir şey yapmadan sadece yataktan tavanı izlemek. O günün kabus gibi geçeceğini biliyorsundur aslında, uyanmamak için gözlerini sımsıkı kapatırsın. Ne kadar kapatmak istesem de. Gözlerimi kapalı tutmak bir fayda vermedi gene bir gecenin sabahına gelmiştim. Yataktan hiç kalkmak istemiyordum lanet olsun ki hiçbir şey yapasım yok. Saatin 8 olduğunu alarmın çalmasından anladım. Çalar saatin sesine hep nefret etmişimdir. Beynimi tırmalıyordu sesi. Saatin sesinden sinirlenip elimin tersiyle saati komodinin üstünden savurduğum gibi yere düştü. Yere düştüğü anda sustu. O kadar hızlı savurmuş olmam lazım ki saatin aynası fırlamıştı. Aslında bunun pek de bir önemi yoktu, belki hiç bir zaman olmayacaktı. En sevdiğim şeye sonunda ulaşmıştım. Sessizlik. Bu aralar kabuslarla yataktan kalkıyorum. Ne gördüğümü de tam olarak hatırlamıyorum. Sadece uçurumun kenarında birinin bana doğru geldiğini görüyorum. Sonrasında hemen kalkıyorum. Bu aralar tek isteğim o rüyanın devamını görmek. O rüyayı tekrar görme dileğiyle dizlerimi karnıma kadar çekip yorganı bedenimi kapatacak şekilde örttüm.

Yataktan ne zaman çıktığımı bilmiyorum. Banyoya vardığım zaman 1 ay önce sinir krizi geçirip kırdığım aynada kendimi görmeye çalışıyordum. Kırdığım camın bir kısmı elime batmıştı. Aynayı nasıl kırdıysam sesi yan komşumun evine kadar gitmişti. Kapımı bir alacaklı gibi çalıyordu. Sakince kapıyı açtığımda elimden akan kanı görünce ani bir şok geçirmişti. Sonrası zaten havluyla falan kanı durdurmaya çalıştı. Aslında şaşırmıştım birisi benim için endişelenmişti. Elime tarağı alıp 1 saat boyunca ayna karşısında durdum. Elimi bile kıpırdatacak halim yoktu en sonunda tarağı bırakıp tokayla dağınık bir topuz yaptım . Elimi hafifçe gözümün altındaki morluklarda gezdirmeye başladım. Göz altların morsa eğer hayat fazlasıyla zorlu. Bir eroinman gibi gözlerimin altındaki morlukların neden çıktığını anlamak için bakıyorum aynaya en sonunda uykusuzluktan deyip bir köşeye fırlatıyorum bu düşünceyi de. Salona geçerken dünden kalan son pizza parçasını yedim. Aslında bu aralar nedenini bilmiyorum ama iştahım hiç olmuyor, zaten bu aralar hiçbir şey olmuyor ki. Perdelerin arasından gelen ışıklar karanlık odayı birazda olsa aydınlatabiliyordu. Aydınlığı sevmediğimden perdelerim hep kapalıdır. Ben acılarımın üstünü aydınlıkla örtemiyorum. Ben hayatımı gündüz vakti kaybettim. Akşamları çıkarım dışarı, ne işim varsa o zaman hallederim. Gündüzlere çare bulamadığımdan geceyi beklerim hep.

Şuan saat kaç, hangi gündeyiz, hangi aydayız hiç bilmiyorum küçüklüğümden beri zaman kavramını hiç öğrenmedim yelkovan ne, akrep ne işe yarar bilmiyorum öğrenmeye de gerek duymadım belki de öğretecek kimsem olmadığı için bilmiyorumdur . Sadece yelkovan ve akrebin seviştiği o güzel zamanı seviyorum 00.00. Gecenin sessizliği tüm şehre inmeye başlar. Sen bilemezsin geceleri parkta oturan yalnızlıkları, gecenin bir yarısında bir sigara içmek için kalkıp gidenin arkasından paket bitirenleri, annesi duymasın diye nefesini tutarak ağlayan çocukları, bu ay askeri maaşla nasıl geçinecekleri düşünen babaları, ocağı yanmayan anneleri hep bu saatlerde ortaya çıkarlar . Ailemi kaybettiğim zaman kaybetmiştim zamanı bende, benim için artık her gün 21 Mayıs tı. Kaybolmuştu benim için herşey. Eskisi gibi hiçbir şey yerinde değildi. 21 Mayıs 2010 ailemi kaybettiğim zaman bir de doğduğum günümü hiç unutmam 21 Mayıs 1998. Ne kadar kötü bir zamanlama. Doğum gününe giderken aileni kaybetmek.Zaman unutturmadı ama alıştırdı bana olmayışlarını. En çokta babamın olmayışını. Hiç bir zaman olmayışını çok iyi alıştırdı.

Her kız çocuğu babasını sever. İlk aşkıdır sonuçta, babalar kızlarının güvenebileceği sığabileceği tek limandır, benim sığabilecek bir limanım olmadı. Başka limanlarda sevilirim diye bir sürü boka bulaştım. Bunların hepsi babamın suçuydu. Sevseydi ömrü azalmazdı ama sevmeyerek gitti. Babalarının kızlarıyla geçirdiği zamanı unutmaz kızlar ama benim hatırlayacağım hiç anım yok galiba. Ben çok sevmiştim babamı ama babam bizi sevemedi. Onun için varı yoğu sadece işti eve saat 6 da gelir çalışma odasına geçer çalışırdı. Arada akşam yemeklerinde görürdüm sorduğu tek soru ise 'Derslerin nasıl kızım' olurdu. Diyecek bir laf bile bulamazken başımı iyi der şeklinde oynatırdım. Oysaki bir babanın o zamanlardaki küçük kızıyla vakit geçirmesi bile o kız için ömre bedeldi. Acaba babam şuan gelseydi eskisi gibi ister miydim. Yoksa küçükken yapamadığı şeyler için babama hesap mı sorardım. Küçük yaştan babalarıyla kuramadığı ilişki o küçük kızın hayatına bir ömür yansıyacaktı belki.Ben o kızı 12 yaşıma öldürdüm. Kendi kızımı kendim yarattım.

Bir sigara yakarak tavanı izliyorum. Tavan artık sararmaya yüz tutmuştu. O kadar çok sigara içiyorum ki ellerim bile sararıyordu. Kafamı yere çevirdim yerde üst üste koyulmuş pizza kutuları, boş sigara paketleri, bir kaç bira şişesi, sigara izmaritleri var ve bunları toplamak için çok fazla ölüyüm. Salonun tam ortasında asılan bir ip kaç kere intihar etmeye kalkıştım sayamadım bilmiyorum galiba ölmek istiyorum ama ölmekten de korkuyorum tam bilemiyorum. Yani zamana bıraktım ölmeyi ama o zaman bana geç kalıyor artık. Bir keresinde tam intihar edecekken hiç çalmayan zil im çalmıştı. O zaman belki Allah ölmemi istememişti sonuçta zaman, en iyi yazardır her zaman mükemmel sonu yazarmış. Bende benim mükemmel bir sonum olacak mı diye bekliyorum. Bizim için zaten senaryo yazılmış onu oynuyoruz Sadece senaryoyu biraz değiştirmek istiyorum. Seçme hakkımız olmadan geldik buraya. Bir şansımız olsa kendi senaryomuzu yazar onu oynardık. Din konusunda pek bilgim yoktur. Şuan şirk mi koşuyorum bilmiyorum. Bizde isterdik hayatımız güzel geçmesini. Gidecek bir yerimiz olmadığı dünyada yaşamaya çalışıyoruz.

Neden her günüm böyle geçiyordu ki. Bir hafta önce bir günümü dışarıda geçirmek istemiştim insanların ne yapmaya çalıştıklarını. İnsanları izledim parklarda, meydanlarda, hastahanelerde. Hepsinin bir acelesi varmış gibiydiler. Aynı rutin işleri yapıyorlardı. İşten çıkıp evine giden babaları, alışveriş delisi rüküş kadınları, kızları etkilemeye çalışan 4 5 kişilik erkekleri. O kadar kör olmuşlar ki parkta çocuğuyla oynadığımdan bile haberi 8. Çok sıkıcı... Evin en çok sevdiğim yerine geldim banyoya. Soğuk suyla sıcak suyu bir arada açıp suyun dolmasını beklerken bir sigara daha yaktım. Sigaranın bittiği zaman dolmuştu küvet. Kaç saat kalmıştım bilmiyorum.Balkona çıkıp dışarı baktım akşam olmak üzereydi. Koşmak istiyorum. Nedeni olmadan, gidecek bir yerim olmadan, bir şekilde ciğerlerim tükenene, ayaklarımın beni taşıyamadığı yere kadar gitmek istiyordum. Haziran ayında olmamıza rağmen hava kapalıydı. Hava aydınlığı üstünden attığı vakitlerdi. Dışarı çıkmak için hazırlanmaya başladım. Hazırlanmak dediğimde sadece üstüme siyah bir tişört, ince bir ceket ve altına da bir o kadar siyah olan bir kot pantolon giydim evden çıktım.

Yollar nereye götürecek beni...

Koştum koştum koştum ciğerlerimde bir ağrı hissettiğim zaman durdum. En sonunda geldiğim yer bir uçurumdu. Aynı rüyamda gördüğüm gibi bir uçurumdaydım. Nereden ve nasıl geldiğimi bilmiyordum. Uçurum kenarında çimenlerin üstüne uzandım. Yorulduğumu dinlendiğim zaman hissetmiştim. İçimde çok büyük bir acı vardı bunu hala atamadım. Ruhsal acı çekmektense fiziksel acı çekerdim daha iyi. Dalgaların kıyıya vuruşunu, güneşin batışı, kuşların bir yere bir şey den korkmuş gibi uçmalarını izliyorum. Bu ana kadar İstanbul da böyle güzel bir yerin varlığını ilk kez görüyorum. Kendime kızıyorum yolların beni buraya getireceğini bilseydim önceden gelirdim. Gökyüzü masmaviydi hiç bulut yoktu. Sigaramı ağzıma aldım ama çakmağı yere düşürdüm galiba lanet olsun. Telefonun ışığından bulmaya çalışacaktım ama telefonu yanıma almadığım aklıma geldi. Zaten kimsenin arayacağı yok ama taşıyorum belki BABAM kayıtlı kişisinden bir arama bir mesaj gelir. Ayağa kalktığım. Elimle otlar arasına çakmağımı aramaya başladım. Bulamamıştım. Kafamı kaldırdığım gibi biraz ilerde bir araba gördüm. 2 adam vardı galiba tam seçemiyordum. Tartışıyorlardı belliydi . Beni göremeyecekleri kadar hararetli bir şekilde tartışıyorlardı. Olamaz! Genç adam diğerine sağlam bir yumruk geçirmiş olacak ki adam yere kapaklandı. Adamlar kavga etmeye başlamıştı ikisi de çocuklar gibi birbirlerine vuruyorlardı . Gidip ayırsam mı acaba. Of of gerçekten de kabus gibi geçiyordu günüm gene çimlere uzandım.Uzandığım gibi popomu rahatsız eden bir şey vardı altımda ayağa kalktığımda çakmağımı bulmuştum. Tam sigaramı yaktım derin bir nefes çekmiştim ki..

TAK TAK TAK

Lanet olsun buda neydi şimdi yanlış duymadım galiba 3 el silah sesiydi. Korkudan attığım çığlık genç adamın dikkatini fazlasıyla çekmişti ki adam istifini bozmadan hızlı adımlarla buraya geliyordu. Hemen yere yatmıştım ama genç adam görmüştü beni. Çocukken anlamıştım hemen sobelendiğim de saklanmayı beceremezdim. Uzaktan yüzü pek seçilemiyordu ama erkeksi hatları çok belli oluyordu. Evet evet tamda rüyamda böyle oluyordu adam yavaşça bana doğru geliyordu. Etrafıma bakındım ikimizden başka kimse yoktu birde yerde ölü bir şekilde uzanan o adam. Sağ elindeki silahın tetiğini bana doğru gelirken bir daha çekti. O an kilitlenmiş gibiydim. Kendime geldiğim zaman korkudan ağlamaya başlamıştım. Aslında ölüme ilk kez bu kadar çok yaklaştım ama korkmuştum ölmekten. Ağlıyordum... O tanımadığım adamla aramızdaki mesafe kapanıyordu acilen bir şey yapmalıydım. Koşmaya başladım arkama bir kez baktığım zaman adam olduğu yerde durmuştu. Tam önüme döndüğümde havaya bir kere sıktı. 

'İkinci vuruşum seni bulur yaramaz kız'. 

Bir kez daha ağlamaya başladım. 'Bu... Bunu yapamazsın.' 

Bunu derken küstahça bir kahkaha attı. Bir adım daha yaklaştı. 'Gözümü bile kırpmadan yaparım hemde.

Yapabilirdi hatta yapardı daha yeni bir adamı öldürmüştü beni de öldürürdü. Bir adım attı, bir adım geri attım. Kaç dakikadır bakıyoruz bilmiyorum. Çıkık elmacık kemiği ve kirli sakalı sert olduğunu gösteriyordu. Göz göze gelmiştik mavinin en koyu tonuydu gözleri. Dalgalı saçlarıyla ayrı bir havası vardı. Sessizliği bozan ben oldum.'Polise falan gitmem bırak beni...Lütfen ' Kaskatı erkeksi yüzünde bir hat bile oynamıyordu.

 'Neden inanıyım ki sana...Seni ilk kez görüyorum burada. Senin gibi bir kızın dizini kırıp ailesinin yanında oturması lazım yaramaz kız.'

 Bu cümleyi başka yerde, başka zamanda, söyleseydi canım yanmazdı belki. Bugün fazlasıyla ağlamıştım ve güçlü olmam lazımdı bir erkek karşısında bu kadar güçsüz olmamalıyım.'Ailem yok...'Bunu neden dedim ki.

 'Kurtulmak için duygu sömürüsü mü yapacaksın şimdide.'

Seni pislik herif insanların bu kadar da duygusuz olmalarını beklemezdim...'Hey evet sana dedim ben konuşurken beni dinleyeceksin.'

Ego yığını. 'Sende kim oluyorsun be seni dinleyecekmiş im.' Bugün kötü bir şey olacağı belliydi bu delinin elinden nasıl kurtulacağım ben şimdi. 

'Bu saatten sonra hayatının benim elimde olduğunu biliyorsundur umarım. Tabi kide senin kararın ya dediklerimi yaparsın yada arkamda gördüğün adam gibi sonsuz bir uykuya dalarsın yaramaz kız.' 

Bu kadar erken pes etmemem gerekiyordu belki. 

Tak

Olduğum yerde irkildim adama döndüğümde sinir Küpüne dönmüştü. Korkuyordum.

  'Sana beni dinleyeceksin dedim bunun neyini anlamıyorsun.

Cevap vermek istiyordum ama olanlar gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiyordu gözüm arkadaki adama takıldı. Korkuyla birlikte cümleler ağzımdan çıkıyordu 'Ta...Tamam. Beni... Beni ne olur evime bırak.'Ben ne kadar tedirgin sem adamda bir o kadar sakindi.

 'Aferin yaramaz kız aferin. Artık seninle ufak bir sırrımız oldu...

'Lütfen gidelim.' Silahın patlama sesi beynimin bir köşesine işlemişti adete başka bir şeyi duymuyordum. Gözümün önüne 12 yaşımda geçirdiğimiz kaza geldi. Her şeyi dün gibi hatırlıyorum. İnsana kötü anlarını hatırlamak kadar hiçbir şey zarar vermez. Unutamamak.

'Adın ne senin.'

'E...Ekin.' Hayatımda hiç kekelediği mi hatırlamıyorum ama bugün fazlasıyla kekeledim galiba.

'Peki.Benim adımda Buğra. Telefon konuşması yaptıktan sonra buradan gideceğiz.'

TAK TAK

'Bunu yapmayı seviyorum Ekin.'

Korkudan olmasa da çaresizlikten ağlıyordum bu sefer. Bu yaşımda bıkmıştım ben her şeyden. Bundan sonra güçlü bir kız olacağım bundan sonra nah gözyaşlarımı silerim. Akmayacaklar. 

'Gidiyoruz.'









Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro