10. BÖLÜM FİNAL

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Keyifli okumalar.

Gözlerimi açtığımda karşımda bacak bacak üstüne atmış bir Kaan görmeyi beklemiyordum. Bir sandalyeye oturtulmuştum. Ellerim ve ayaklarım bağlanmıştı. Sersem gibiydim. Hareket edecek halim yoktu. Bana ilaç vermiş olmalıydı.

"Sevgi zayıflıktır Rüzgar."

"Ne istiyorsun benden?" Şeytanice gülümsedi. "Ölmeni. Sen varken dünyadaki en güçlü insan ben olamam bu yüzden birimizin ölmesi gerekiyor. Annenle yaptığımız iş birliği sonucu senin ölmene karar verdik."

Burnumdan güler gibi bir ses çıkardım. "Ne anne ama..." Zaten Kaan'ı bulmamın bu kadar kolay olmasından bir terslik olduğunu anlamalıydım. Kaan aklımı okumuş gibi konuşmaya başladı.

"Sence de beni bulman çok kolay olmadı mı? Acaba ortalığa 'Kaan yaşıyor' dedikodusunu kim çıkardı? Tahmin etmek çok zor değil öyle değil mi? Aslında planım seninle birlikte birilerini öldürmekti ama sen sevebiliyorsun. Seversen merhamet edersin."

"Ben sevmiyorum Kaan, bana dokunmayanlara zarar vermiyorum sadece bu merhamet değil."

"Yanılıyorsun. İpek'i seviyorsun. Deniz'i de sevdin sen beni bile sevdin." Bir süre sustu ve yüzüme baktı. "Tuzağı anlatmamı ister misin nasıl olsa öleceksin büyük zekamı öğren bari öyle öl." Seni ego yığını budala.

"İpek senin zayıf noktan. Vampir olması ölmeyeceği anlamına gelmiyor ama eğer kimse onu öldürmeye çalışmazsa ölümsüz biri. Vampirleri öldürebilen silahı duyduğunda tabi ki gelecektin. Çünkü İpek'i riske atamazdın. Ve geldin. Eğer İpek'i sevmeseydin burada olmazdın." Duraksadı.

"Ama beni en çok şaşırtan Serkan oldu. Sen benimle öpüşmedin bile ama onunla yattın. Gururumu kırdın doğrusu. Oteldeki sarışın kadından kıskandın.Bu arada o kadın benim benim için çalışıyordu. Serkan'a karşı bir şey hissedip hissetmediğini anlama yolumdu. Bir şey hissettiğinden pek emin değilim ama kıskanıyorsun eh bu da bir başlangıç sayılabilirdi, birazdan ölecek olmasaydın."

Ağzımı açıp bir şey söyleyeceğim sırada kapı açıldı "Efendim, Sude hanım arıyor size ulaşamamış." Sude ismini duyduğunda gözleri parlamıştı. "Tamam ver telefonu ve dışarı çık." Adam telefonu uzattı ve dışarı çıktı. Kaan sesini temizledi ve konuşmaya başladı. "Güzelim, işim var, toplantıdayım." Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Omuzlarını silkti. "Toplantı bitince yanına gelirim. Dikkat et. Görüşürüz sevgilim."

"Sevgi zayıflıktır diyen biri vardı Kaan, tanıyor musun onu?"

"Onu sevmiyorum."

"Eminim öyledir," dedim alayla.

Gözlerini devirdi. "Deneyler bu labotuvarda başladı ve burada bitecek. Merak etme Rüzgar. Bizden başka denek olmayacak vampirler yaşayacak ve bilmen belki hakkındır nasıl olsa kız kardeşin. Leyla benimle birlikte yaşıyor ayrıca gördüğün kadar delirmiş değil. O da bir tuzaktı. Birazdan buraya seni öldürmek için bir gaz dolacak. Senin için özel hazırlattım kıymetini bil ve ben de o sırada hazırladığın bomba düzeneği boşuna gitmesin diye burayı havaya uçuracağım." Düşünür gibi parmağını çenesine vurdu "Acaba seni ilk ne öldürecek?"

"Dua et öleyim Kaan. Ölmezsem, kaç. Kaçabildiğin kadar uzağa kaç. Şunu unutma asla tam olarak kaçamayacaksın."

Alayla güldü. Masanın üstünde duran uzaktan kumandayı aldı ve "Cehennemde görüşürüz," diyerek odadan çıktı. Cehennemden önce görüşeceğiz Kaan söz veriyorum. Çok geçmeden odaya gaz dolmaya başladı. Nefesimi tuttum. Kahretsin parmağımı hareket ettirecek gücüm yoktu. Ölüm kaçınılmazsa bunu yaşamak gerekirdi. Tuttuğum nefesimi bıraktım ve göz kapaklarımın ağırlaşması ile gözlerimi kapattım.

Derinden bir ses duyuyordum ama gözlerimi açacak halim yoktu. "Rüzgar, kendine gel hadi aç gözlerini." Serkan? Bedenimin öne doğru düştüğünü hissettim. Yere düşmeyi beklerken ciğerlerimi gazın kokusundan başka tanıdık bir koku sardı. Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Gücüm yettiği kadar "Serkan?" diye mırıldandım. "Evet, benim yanındayım, şimdi seni çıkaracağım buradan biraz dayan Rüzgar lütfen."

"Beni nasıl buldun?" diye sordum fısıltıyla "Yorma kendini dışarı çıkalım anlatacağım."

Serkan'ın beni kucağına aldığını hissettim. Gözlerimi açmaya halim yoktu. Başımı boynuna gömüp kokusunu soluyordum. "Şimdi aşağı iniyoruz. Biraz daha dayan. Temiz hava iyi gelecek." Mırıldanır gibi bir ses çıkardım. "Kaan nerede?"

"Kaçtı." Bunun bedelini ödeyeceksin Kaan. Hiç beklemediğin bir şekilde.

Birden soğuk havanın yüzüme vurması ile derin bir nefes aldım. Serkan'ın yere çöktüğünü hissettim. Gözlerimi açtım. Serkan'a söylemem gereken bir şey vardı. "İyi misin?" diye sordu.

"Deneyeceğim."

"Ne? Neyi?"

"Seni sevmeyi." Cevabım üzerine Serkan beni kendisine çekip sıkıca sarıldı. Alnıma bir öpücük bıraktı. Yarı açık gözlerimle "Beni nasıl buldun?" dedim. Burnumu boynuna sürtüp kokusunu solumaya devam ediyordum. "İçim rahat etmedi, ben de seni takip ettim. Sen içeriden çıkmadan adamlar girince bir terslik olduğunu anlayıp adamlarımla alt katları temizledik ve kurduğun düzeneği bozduk. Birazdan tekrar hazır olur ve burayı patlatırız."

Adamlarından biri yanımıza gelerek "Abi, düzenek hazır bu da kumandası istediğin zaman patlatırsın," dedi. Serkan bana döndü ve "Patlatmak ister misin?" diye sordu. Olumlu anlamda kafamı sallamam üzerine kumandayı elime koydu. "İstersen şimdi patlat, yeteri kadar uzaktayız zar-" Lafını bitirmeden düğmeye basarak arkamızda kalan binayı patlattım.

"Rüzgar bilmen gereken bir şey var?"

"Ne?" Serkan derin bir nefes aldı ve yüzünü yüzüme iyice yaklaştırdı.

"Seni seviyorum."

"Teşekkür ederim."

Ne diyebilirdim ki denemeye henüz başlamamıştım. Şuan onu sevdiğimi söylersem yalan söylemiş olurdum.

Cevabım üzerine gülümsedikten sonra dudaklarını dudaklarımın üstüne örttü.

Dudaklarımız ayrıldığında arabamdaki kadın gelmişti aklıma "Serkan."

"Söyle güzelim."

"Sanırım arabamın bagajında bir ceset var."

"Kimin cesedi?"

"Otelde yanında olan kadının." Serkan'ın attığı kahkaha ile ona sarılmıştım. Kendimi daha iyi hissediyordum. "Kadını arabana nasıl bindirdiğini gördüm. Sen her kıskandığında böyle yapacaksan seninle işimiz var." 

"Ben kıskanmadım." Serkan inanmaz şekilde başını salladı ama kıskanmadım. Belki biraz kıskanmış olabil... Ne saçmalıyorum ben kıskanmadım tabi ki. 

Beni kucağına alarak arabaya taşıdı. Arka kapıyı açarak beni yerleştirdi. Arabanın etrafından dolanarak yanıma oturdu. "Gel buraya," beni kollarının altına alıp başımı göğsüne yasladı. Kollarımı beline sardım. Saçlarımın üstünü öperek "Uyu hadi," dedi. Gözlerimi kapatmamla arabanın ön kapısı açıldı. İçeri birinin girdiğini duydum ve sonrada arabanın çalışma sesini. "Nereye gidiyoruz?" diye sordum mırıldanarak.

"Evime. Bir süre benimle yaşarsan bana daha kolay aşık olursun diye düşünüyorum." Gözlerimi açmadan tebessüm ederek "Serseri," dedim.

Beni daha çok kendine bastırdı ve "Hem fena mı olur ilerisi için bir alıştırma olur." İlerisi... Zaman ne getirir bilmiyorum ama çok uykum var. Başımı göğüs kafesine sokmak ister gibi iyice bastırıp, kendimi uykuya teslim ettim.

Gözlerimi açtığımda kendimi çok rahat bir yatakta tek başıma yatarken bulmuştum. Çok daha dinç hissediyordum. Yatakta oturur pozisyona gelip etrafı incelemeye başladım. Mavi ve siyahın tonlarının hakim olduğu oda hem çok ferah hem de iç karartıcıydı.

Yer sallanmaya, kapılar çarpmaya başladı. Biri, biri değil de sanki bir şey buraya doğru geliyordu. Serkan evde fil mi besliyordu yoksa?

Odanın kapısı bir anda açıldı. Fil üstüme atladı. Fil demiştim İpek çıktı. "Rüzgar iyi misin? Ölüyor musun? Kaan diye bir varmış kim o? Serkan'la sevgili misiniz? Belliydi zaten aranızda bir şey olduğu, neyse sen iyi misin? Konuşsana."

Gözlerimi kocaman açmış İpek'i izliyordum. Hala inatla konuşuyordu. Bakışlarımı kapı tarafına çevirince Serkan, Cem ve küçük vampirciği gördüm.

İpek' müdahale etme ihtiyacı hissedip "Sus," diye bağırdım. "İyiyim."

"O kadar soru sordum sen sadece buna mı cevap verdin?" Sabırla derin bir nefes aldım. "Böcek, sen hep böyle çok mu konuşuyordun? Beynimi si-"

Serkan, hızla yanıma gelerek eliyle ağzımı kapattı. "Küçük vampirciğe kötü örnek oluyorsun, olma." Gözlerimi devirip elini ağzımdan çektim. İpek'e dönerek "Fil mi yuttun sen?" diye sordum.

"Hayır, hamileyim."

"Filden mi? Hayır yani bu karnın fil dışında başka bir açıklaması varsa nedir merak ediyorum." İpek'in gözleri doldu. Cem gelip, İpek'i sakinleştirici şeyler söylemeye başladı. "Hayır çok kilo almadın, biraz yavru fil oldun ama çok değil biraz."

İpek, Cem'in gözlerinin içine mutlulukla bakarak "Biraz değil mi?" dedi. Cem onaylayarak kafasını salladı. Ne garip ilişkisi vardı bunların. Kapıda kalan küçük vampircik Hazal yanıma gelerek yatağa çıktı. "Rüzgay çen de anniş giyi koçaman olçak mışın?"

Çocuğumun olma düşüncesi korkunçtu. Onunla ilgilenmesi çok sıkıntıydı hayır hepsini geçtim bi de onu doğurması vardı. "Olmayacağım küçük." Serkan boğazını temizledi. Dönüp bakmadım bile hiç kusura bakma Serkan çocuk istiyorsan doğurursun ben karışmam.

"O şaman ben Serjan'la evleyebilir miyim?" Serkan kahkaha attı. "Bakçana Rüzgay nasıl yayışıklı." İpek ve Cem susmuş benim tepki vermemi bekliyordu.

Sakince gözlerimi kapattım. Kısa bir süre gözlerim kapalı bekledim. Gözlerimi açtığımda Hazal çığlık atarak Cem'e doğru atıldı. "Bapa çoy koykuny ay çoy koyktum," diyerek ağlamaya başladı. İpek ve Cem bana baktıklarında İpek, "Biz artık gidelim, kapıyı biliyoruz zaten sen Rüzgar'ın yanında kal. Görüşürüz," diyerek odadan çıktılar. Çok geçmeden de dış kapı sesi geldi.

Serkan bana baktı. "Rüzgar, iyi misin?" Gözlerinin içine baktım. "Nasıl gözüküyorum?"

"Çok güzelsin, sana sarılmama izin verecek misin?" Kollarımı açtım ve ona ben sarıldım. Kollarını belime sardığında gözlerimi kapattım. "Kıskanç küçük kadın," diye fısıldadı.

Kıskanç demişken kollarımı ondan çekmeden "Arabamın bagajındaki kadın ne oldu?" diye sordum.

"Sanırım hala arabanda." Kollarımı çekip yüzüne baktım. "Umarım, havasızlıktan ölmemiştir."

Serkan anlamsızca yüzüme baktı "Sen zaten öldürmeyecek misin? Bırak orada ölsün." Ben derisini yüzeceğim ikisi farklı şeyler. "Hayır derisini yüzecektim."

İnanamaz gözlerle bana baktı "Senin bu kıskançlığınla ne yapacağım ben?" Ama benim ki kıskançlık değildi ki. "Kıskançlığımdan değil."

"Hadi ya, neden o zaman?" dedi inanmaz ses tonuyla. "Kadını sevmedim, bi sinsi, yılanlık var ve Kaan'ın-" Parmağını dudağıma bastırdı. "Şşş. Yeter bu kadar ben seni kaç saattir öpmüyorum haberin var mı?"

Cevap vermeme fırsat vermeden dudaklarıyla dudaklarımın üstünü örttü.

Happily ever after...

Veee Maske 2 bu bölümle sona erdi. Özel bölümler gelecek ama hemen değil öncesinde birkaç fikir var aklımda onları halledeceğim. Sizleri çok seviyorum ve kocaman öpüyorum. Dikkat edin kendinize. Yorum yapmayı unutmayın.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro