9. BÖLÜM

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng



Keyifli okumalar.

Eve gelip, kurşunları çıkarmak için gereken malzemeleri alıp banyoya geçtim. Bütün kıyafetlerimi çıkardım. Suyu açıp küvetin içine oturdum. Teker teker kurşunları çıkarmaya başladım. Kurşunları çıkardıkça rahatlıyordum. Kurşun delikleri kapanıyordu. Sırtımda ulaşamadığım yerde bir kurşun kalmıştı. Ben onunla uğraşırken kapı çaldım. "Sırasıydı şimdi," diye söylenerek küvetten çıkıp bornozumu giydim. Banyoda gizli olan silahımı bornozun cebine koyarak kapıyı açmaya gittim.

Kim olduğuna bakmadan kapıyı açtım. Geleni görünce bıkkınlıkla derin bir nefes alarak, gözlerimi devirdim. "Sen de iyi alıştın buraya gelmeye, istersen anahtar vereyim kapıyı çalmak zorunda kalmazsın."

"Olabilir aslında," diyerek beni süzdü. "Ne istiyorsun Serkan?"

"Hiçbir şey buradan geçerken uğradım öylesine. Otelde kolundan kan akıyor gibi gördüm merak ettim."

Her ne kadar bunu yapmak istesem de mecburdum. Denize düşen yılan sarıldı. Kurşunların içine düşen Rüzgar da Serkan'a... "İçeri gelsene," diyerek kapıyı ardına kadar açtım. Serkan şok olmuş gözlerle bana bakıyordu. "Sırtımdaki kurşunu çıkaramadım, yardım edersin belki." Kafasını salladı ve içeriye girdi bende arkasından kapıyı kapattım.

"Geç otur ben bıçağı getiriyorum," dedim ve banyoya doğru ilerledim. Sırtımdan akan kanı hissediyordum. Suyu açık bıraktığımı fark edip kapattım ve bıçağı alarak Serkan'ın yanına geri döndüm.

Serkan tekli koltuğa oturmuş beni bekliyordu. "Kucağına oturmamı bekleme benden. Bu tarafa geç." Ona büyük olan koltuğu gösterdim. "Otursan, fena olmazdı. Bakma öyle tamam susuyorum." Yerinden kalktı ve gösterdiğim koltuğa geçti. Yanına oturarak sırtımı ona döndüm.

Kurşunun giriş yerine kadar bornozun arka tarafını indirdim. Bıçağı eline verdim. "Canının acımayacağına emin misin?"

"Eminim. Asıl onun orada kalması canımı acıtıyor." Bıçağı kurşunun girdiği yere soktu. Boşta kalan elini çıplak omzuma koydu. "Kurşun biraz derinde."

Çıksın da derinliği pek önemli değil. Vücudumda hissettiğim rahatlamayla, huzurlu bir nefes verdim. Tam bornozumu kapatmak üzereyken omzuma değen dudaklarla olduğum yerde kaldım. Dudaklar omzumdan, boynuma doğru bir yol izliyordu. Ellerini bornozumu tutan ellerimin üstüne koymuştu. Boynumda ıslak dilini hissettiğim an hızla yerimden kalkıp bornozla sırtımı kapattım. Yüzümü ona dönmeden beni kolumda tutup kendine çevirdi. Aramızda yok denecek kadar az bir mesafe vardı. Sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Gözlerini, dudaklarıma indirdiğinde elimi ensesine koyarak dudaklarımızı birleştirdim.

+18 (Sahne bittikten sonra -18 uyarısı olacak okumak istemeyen olursa direk atlayabilir. Ben uyarıyı koydum. Rahatsız olacaklar okumasın.)

Hırsla öpüşmeye başlamıştık. Kolumda olan elini belime indirip beni kendisine sabitlemişti. Ensesinde olan elimi saçlarını çıkarttım ve diğer elimi ensesine koydum. Kalçalarımdan tutarak beni kucağına aldı. Nefes nefese dudaklarımızı ayrıldığında, "Yatak odam şurada" diyerek gözlerimle gösterdim. Tekrar dudaklarımız birleşti. Bu sefer sadece dudaklarımı değil yüzümün her tarafını öpüyordu. Dudakları boynuma indi ve beni kucağından indirmeden odama götürdü.

Odama geldiğimizde kucağından indim ve ceketini çıkarmaya başladım. Ben ceketini çıkartırken o ise bornozun üst kısmında öpebildiği yerleri öpüyordu. Nefes nefese kalmıştım. Ceketi yeri bulduğunda sıra gömleğine gelmişti. Dudaklarını boynuma getirmişti. Hem öpüyor hem ısırıyordu. Gömleğinin yakalarından tutup yırtarak üstünden çıkardım. Boynumdaki dudaklarından tebessümünü hissetmiştim. Elim pantolonun kemerine gittiğinde ayakkabılarını ve çoraplarını çıkarmıştı. Pantolonunun kemerini çözdüm ve bornozun üst kısmını çıkarmasına izin verdim. Bornozu tutan tek şey belden aşağımda kalan ipleriydi. Pantolonunun düğmesini çözüp, fermuarını indirdim ve pantolonunun düşmesini sağladım. Bornozun iplerini çözerek beni tamamen çıplak bıraktı. Elleri göğüslerimi bulduğunda ben kaslarında ellerimi gezdirip boynunu öpüyordum.

Ellerini kalçalarıma indirip avuçlayarak beni kucağına aldı. "Bu haksızlık ben tamamen çıplağım ama senin altında şortun var çıkarmamız lazım." Güldü ve beni yatağıma yatırdı. "Sen yeter ki iste," diyerek çıkardı. Gülümsemem üzerine "Gördüğün hoşuna gitti herhalde," dedi. "Belki," diyerek karşılık verdim.

Dizini kırarak yatağa yaklaştığında beklemeyerek onu üstüme çektim. Bir eliyle kadınlığımı okşarken diğer eliyle göğsümü yoğuruyordu. İnlememi bastırmak için dudaklarımızı birleştirdim. Dudaklarımı ısırıyor, ısırdığı yerde daha sonra dilini gezdirip orayı emiyordu. Hırsla alt dudağını ısırıp kanattım. İnleyerek dudaklarını iki göğsümün arasına getirdi. 

"Çok güzelsin." Dokunduğu yerle birlikte sırtım yay gibi gerildi. Göğsümün ucunu ağzına aldı ve ısırıp, çekiştirmeye başladı. Geleceğimi anladığı zaman diğer elini kadınlığımdan çekip göğsümü avuçladı. Bir göğsümü emip, yalarken diğerini sıkıyordu. Bacaklarımı beline dolayarak onu hissetmeye çalıştım. Erkekliğini elime aldım ve sıktım. Bu inlemesine sebep olmuştu. Elimle ileri geri hareket ettiriyordum. İnlememi tutamayıp ağzımdan kaçırdım. "Hadi artık," sabırsızlanmıştım.

Ellerimi erkekliğinden çekti ve başımın iki yanına sabitledi. Gözlerimin içine bakıp göğüs boşluğumdan başlayarak her yerimi öptü. En son kadınlığımın tepesine bir öpücük kondurdu. Kendimi ona bastırmıştım. Erkekliğinin başını kadınlığıma dayayarak sürttü. "Hadi ama... ah"

İçime girdiğinde küçük bir acı ile rahatlama hissettim. "Senin için ilk olduğumu bilmiyordum," dediğinde sızan kanı hissettim. "İleriye gitmeye çalışanları öldürüyordum," dedim nefes nefese. "Eğer hareket etmezsen sen de ölebilirsin," dediğimin üzerine içimde hareket etmeye başladı. Tırnaklarımı sırtına geçirerek omzunu ısırdım. "Neden biraz daha hızlanmayı denemiyorsun?"

Dişlerinin arasından "Canın acımasın," dedi. Kulağına fısıltıyla "Narin biri değilim," dedim ve bu onun hızlanmasına sebep oldu. Tamamını içimde istiyordum. İçimde hızlıca hareket ederken sırtına tırnaklarımı geçiriyordum. "Tamamını istiyorum," dediğimde olumsuzca kafasını salladı. "Canın çok acır," dediğinde umursamadan bacaklarımı beline doladım ve onu kendime çekerek tamamını içime aldım. Sona yaklaştığımı hissettiğim zaman bacaklarımı sıkıp, kendimi kasarak içimde kalmasını sağladım. Kollarında titreyerek sonu yaşadığım zaman bana sarıldı ve içimden çıkmaya çalıştı. "Bırakmazsan i-" Konuşmasını keserek "Hissetmek istiyorum," dedim ve sarılışına karşılık verdim. İçime boşaldığında kollarını benden çekmeden yanıma uzandı ve içimden çıktı. Hissettiğim boşlukla üstüne çıktım.

"Ne yapıyorsun?" Erkekliğinin tamamını tekrar içime almayı denedim. Yavaşça erkekliğinin tamamını içime aldım ve üstünde zıplamaya başladım. Elleri yine göğüslerimi buldu. Üzerine eğilip dudaklarımızı birleştirdim.

-18 (Devam edebilirsiniz.)

En sonunda yorgunlukla kendimi Serkan'ın yanına attım. Ona dönerek "Devam mı etsek?" dediğimde bana şok olmuş gözlerle bakıyordu. "Nasıl bir enerjin var senin öyle? Yorulmaz mısın sen?" Kafamı iki yana salladım. Burnumun ucuna bir öpücük kondurdu ve "Uyu küçük kadın," diyerek üstümüzü örtüp kollarını bana sardı.

*

Gözlerimi açtığımda beni izleyen bir çift gözle karşılaştım. "Saat kaç?" diye sordum. "10'a geliyor."

"Kolunu üstümden çekmeyi düşünüyor musun?" Bir eli başının altında beni izliyordu. Diğer eli ise karnımın üstündeydi. "Hayır, böyle rahatım." Rahatmış hah sen önce dün gece yanında olan kadının hesabını ver bana.

"Dün gece o otelde yanında olan kadın kimdi?" Kıskandığımdan değil, sadece merakımdan soruyordum. Serkan'a karşı bir duygum yoktu ama o kadını öldürmek istiyordum. Özellikle de Serkan'a dokunan ellerinin parmaklarını kırmak istiyordum. Kadından öyle bir nefret ediyordum ki parçalara ayırsam rahat etmem.

Gülerek "Kıskandın mı yoksa sen?" diye sordu. "Serkan, duygularım yok benim hissedemiyorum ve seni de kıskanmıyorum. Sadece o kadını daha önce bir yerde gördüm ve kim olduğunu merak ettim."

"Deneyemez misin?" Ben ne diyorum sen ne diyorsun? Kadın kim diyorum deneyemez misin diyorsun neyi deneyeceğim?

"Neyi?"

"Sevmeyi en azından beni sevemez misin? İpek'i seviyorsun."

"Üzgünüm, yapamam. Senin istediğin sevgi farklı bir sevgi. Ben hayatım boyunca kimseyi o şekilde sevmedim. İpek bana emanet. Annesine seveceğime dair söz verdim ve ben sözlerimi tutarım."

"Kadını tanımıyorum. Sadece konuşmak için yanıma oturdu ve konuştu. Seni görünce sana gelmemem için dikkatimi dağıttı. Bir şeyler saçmaladı ve gitti. Ben de yanına geldim. Sonrasını biliyorsun zaten," dedikten sonra omzumu öptü.

Acaba o kadını nasıl öldürsem? Derisini mi yüzsem? Derisini yüzüp denize mi atsam? "Ne düşünüyorsun?" Kadını nasıl öldüreceğimi. "Kaan'la buluşmam lazım bu gece hangi silahlarımı alsam diye düşünüyorum."

Serkan rahatsızca kıpırdandı. Başının altında olan elini indirip beni göğsüne çekti. "Tek gideceksin değil mi?"

"Evet."

"Pekala, Rüzgar hanım o zaman kalkalım. Sizde geç kalmayın." Yataktan çıktı ve beni kucağına alarak banyoya götürdü.

Duş alıp bir şeyler yedikten sonra saat 4'e gelirken evden çıktık. Serkan'la birlikte arabamın yanına doğru ilerledik ve dudaklarıma küçük bir öpücük kondurarak arabamın kapısını açtı. Kapıyı kapatıp hızla sürmeye başladım.

Dün gece gittiğim otelin önüne arabayı park edip , arabamda olan maskeyi yüzüme geçirip otele girdim. O kata tekrar çıkıp kadını aradım . Dün geceki yerinde oturuyordu. Kadını saçlarından tutarak oturduğu yerden kaldırdım. Çığlıklarını, debelenmesini görmezden gelerek sürüklemeye başladım. Etraftakiler bana bakıyordu ama hiçbiri yerinden kalkıp yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Kadını sürükleyerek otelden çıkarıp arabamın olduğu yere getirdim. Kadına dönüp "Bana bak çok konuşuyorsun. Şimdi seninle uğraşamayacağım daha önemli bir işim var." Kadının kafasını arabanın kaputuna vurarak, kadını bayılttım ve sırtıma alarak bagajın kapağını açıp içeri fırlatıp kapağı kapattım. Reyhan'ın evine doğru yola çıktım.

Reyhan'ın evine geldiğimde kapıda arabasına yaslanmış Kaan'ı gördüm. Arabamdan indim ve onun yanına gittim. "Maskeni çıkarabilirsin Rüzgar, birbirimizi tanıyoruz değil mi sevgilim?"

Yüzümden maskemi çıkarttım ve arabanın üstüne koydum. "Beni terk eden sendin nasıl sevgilim diyebilirsin?"

"Şimdi burada olduğuma göre tekrar denemeye ne dersin? Gerçi boynundaki morluklara bakarsak senin bir şeyler denediğin biri var."

Boynumda morluk mu vardı?

"Seni ilgilendirmeyen şeylere koca burnunu sokma."

"Neden buraya çağırdın beni Rüzgar?" Evi göstererek "İçeri de görmen gereken biri var."

"Kim?"

"Gir ve gör?"

"Önden sen girsene, hem yolu gösterirsin."

"Korkak," diye söylenerek önden ilerlemeye başladım. Eve girip hemen ilk katın arka tarafına ilerledim. "Görmen gereken kişi o kapının arkasında merak etme korkak, sana zarar veremez." Gözlerini devirdi ve kapıyı açtı. İçeriye doğru ilerleyip pencereden Leyla'yı gördüğünde şok olmuştu.

"Le...le...Leyla? Nasıl olur bu? Ne oldu ona?"

"Anneniz pardon senin üvey, Leyla ve benim öz annemiz yapmış. Sana ve bana yapılıp olumlu sonuç alınan deney iğnesi onu hale getirmiş. Bu kadar biliyorum. Gerisini kendin öğrenirsin. Ayrıca Reyhan'da artık senin sorunun. Ben sadece onun laboratuvarını bulup içindekilerle birlikte patlatacağım. Umarım bir daha görüşmeyiz. Leyla'ya iyi bak."

Tam arkamı dönüp gitmek üzereydim ki koca ağızlı koca burunlu Kaan konuşmaya başladı. "Laboratuvarın yerini biliyorum." Şüpheyle ona bakmam üzerine, "Yani en azından tahmin ediyorum. Yeni silahların içine kimyasal bileşenler ekliyorlar. Silahların üretiminin yapıldığı o laboratuvarda insanlar üzerinde deney yapıldığını duymuştum."

"Nasıl bir kimyasaldan bahsediyorsun?"

"Bu mermiler insanlara zarar vermiyor vampirleri öldürebiliyor. Kalplerinin yerine kocaman bir delik açıyor. Merminin içine bayıltan, öldüren, hafıza kaybı yaşatan gazlardan koyabiliyorlar."

"Bu laboratuvar nerede?"

Söylediği adresi telefonuma kayıt ettim ve onları orada bırakarak arabama atladım. Vampirleri öldürebiliyor ne demek öyle? Ya İpek'e bir şey olursa? Arabayı son hızda sürüyordum bir an önce o laboratuvarı yok etmem lazımdı. Arabamın arka koltuklarına gizlediğim patlayıcılar işime yarayacaktı.

Laboratuvara geldiğimde etrafta hiç koruma olmaması dikkatimi çekti. Güvenlik bile yoktu. Bu bir tuzaktı. Yine de burayı havaya uçuracağım. Arabanın arka kapısını açtım ve koltukları kaldırdım. Patlayıcıları, üstlerinde bulunan çantaya doldurarak çantayı sırtıma attım. Ön tarafta bulunan maskelerimden birini alarak yüzüme geçirdim. Sürücü koltuğunun altında bulunan silahımı da aldığımda göre artık tamamdım.

Kendi ayaklarımla tuzağa gidiyordum ama en fazla ne olabilirdi ki? Ölecek miydim? O kadar şanslı değildim.

Ön kapıdan içeri girdim. Telefonumun ışığını kullanarak kapının arkasındaki sigorta kutusundan binanın ışıklarını yaktım. Telefonumun ışığını kapatıp cebime koydum. İlk kata patlayıcı düzeneğini yerleştirip ikinci kata geçmiştim. İkinci katı bitirip, üçüncü kata ve son olarak dördüncü kata gelmiştim. Düzeneğin uzaktan kumanda ile bağlantısını sağladıktan sonra tam aşağı inmek üzereyken kapısında 'Rüzgar' yazan oda dikkatimi çekti ve odadan içeri girdim.

Odanın bütün duvarlarında benim fotoğraflarım vardı. Bebekliğimden bu yaşıma kadar olan bütün fotoğraflarım duvardaydı. Birden odanın içine gaz doldu. Gaz nefesimi tıkıyordu. Boğazımı tutarak öksürükler içinde yere çöktüm. Dayanamayarak gözlerimi kapattım.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro