8. BÖLÜM

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Keyifli okumalar.

Uyandığımda saat 12'ye geliyordu. Yatağımdan kalktım dolabımdan giyeceğim kıyafetlerimi aldım ve bir çantaya bu gece kadının evine girerken giyeceğim kıyafetlerimi koydum. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırdım. Daha sonra masamın üstüne attığım dosyayı ve silahı alarak evden çıktım.

Gitmeden önce kafese uğrayıp birkaç bıçak ve silah almaya karar verdim. Her zaman girdiğim arka taraftan girip odama doğru ilerledim. Odamda saklı olan cephaneliğimden işime yaracak bıçakları ve silahları aldım. Getirdiğim çantamdan kıyafetlerimi çıkartıp, üstümü değiştirdim. Bıçaklarımı ve silahlarımı kıyafetime sakladım. Geldiğim yoldan tekrar geri çıktım. Yolum uzundu. Gidene kadar gece olurdu. Arabama atlayıp sürmeye başladım.

3-4 saat sonra

Sonunda dosyadaki adrese gelmiştim. Arabadan inip yüzüme maskemi geçirdim. Silahımı elime alıp ucuna susturucu taktım. Yavaşça büyük, üç katlı, beyaz eve yaklaşmaya başladım. Etrafta fazla koruma yoktu dikkat çekmeden girmek için korumaları öldürmeden içeri girmem gerekiyordu. Dikkatlice baktığımda ikinci katta açık bir pencere gördüm. Yan tarafında bulunan ağaca tırmanarak pencereden eve atladım. Umarım çok ses çıkmamıştır.

Ses çıkarmamaya dikkat ederek girdiğim odadan yavaşça çıktım. Her yer karanlıktı. Cebimden fenerimi çıkartıp yaktım. Tek tek bütün odalara girip Reyhan'ı aramaya başladım.

İkinci katı tamamen aramıştım ve kadından bir iz yoktu. Üçüncü kata çıkıp aramaya orada devam etmeye karar verdim. Üçüncü katta kadının odasını bulmuştum ama oda boştu ve işe yarar bir şey yoktu. İlk kata inip oraya da baktıktan sonra çıkıp gidecektim. Sessizce merdivenlerden indim.

İlk kata indiğimde birden ışıklar yandı. Aradığım kadın tam karşımda oturuyordu. "Hoş geldin Maske ben de seni bekliyordum. Senin beni öldüreceğin benimse direneceğim yere geçmeden önce bilmen gereken birkaç şey var."

Silahımı suratına doğrultarak "Ne gibi anne?" diye sordum. Anne demem onu şoka uğratmıştı. Bunu beklemediği her halinden belliydi. "Demek biliyorsun. Nasıl?"

Tam karşısına geçerek silahımı indirmeden konuşmaya başladım. "Büyük mafya ailelerinin öldüğü o gece ölenlerin kimlik tespiti için DNA'ları alınmış. Türkiye'ye geldikten sonra o DNA'lar üzerinden test yaptırdım belki birinin benimle bağlantısı vardır diye ve işe bakın ki Sinan amca aslında benim babammış."

Reyhan ağzını açıp bir şey söylemek üzereyken, arka taraftan kapıya vurma sesi geldi. "Sanırım misafir bekliyordun?"

"Hayır, o misafir değil. Her şeyi anlatmama izin ver. Anlattıktan sonra istediğini yaparsın. Geçip oturur musun lütfen?" Eliyle koltuğu gösteriyordu. Silahımı indirip, gösterdiği yere oturdum.

"Seni para için kaçırmışlardı. Baban, bizden para isteyen adamı öldürünce sana ulaşabileceğimiz bütün yollar kapanmıştı. Senin intikamını almak istedim. Babanla evlenmeden önce bir doktor ve aynı zamanda gizli deneyler yapan bilim insanları ile birlikte çalışıyordum. İlk insan gibi ilk vampirlerin de olduğunu öğrendiğimiz zaman deney için ilk vampir aramaya başlamıştık ama bu çok zordu. Çünkü çok az sayıda safkan vampir kalmıştı ve çok iyi gizleniyorlardı. Sonra vampirler ve insanların birlikte olduğu yarı vampirler ve safkan insanlar olduğunu öğrendik ama bir sorun vardı vampir tarafınız aslında uyuyordu ve bunu harekete geçirmek gerekiyordu. Bunun için bir iğne geliştirdim ve deneyler için ilk başta ölmüş insanları kullanmaya başladım. Baban bilseydi bunu asla kabul etmezdi. Ben de kendimi ölü gösterip gizlice senin intikamını alacaktım.

Ölü insanlar üzerinde olan deney başarısız olmuştu, ben de ölüme yakın olanlar üzerinde denemeye başladım. Sonuç yine aynıydı ya ben başaramıyordum ya da onlar safkan değildi. İlk başarılı olan sendin. Geçirdiğin o kayak kazası, bir daha yürüyememen gerekiyordu. Hastanedeki doktor iğneleri karıştırmasa yürüyemeyecektin tabi.

Üvey annen, doktora gidip senin yürüyebildiğini söylediğinde başardığımı anlamıştım ve bu deneyin devamı için seninle kan bağına sahip olanları bulmam gerekiyordu. Kaçırıldığın zaman o kadın ben onun annesi değilim dediğinde senin aileni, gerçek aileni araştırmaya başladım. O zaman benim kızım olduğunu buldum. Eğer sende başarılı olduysam Leyla'da da başarılı olurdum.

Leyla okumak için yurtdışına çıktığında onu kaçırdım ve tıpkı senin gibi güçlü olsun diye ona kendi ellerimle iğne yaptım ama tahmin etmediğim bir yan etki çıktı."

Sonunda duraksadığında konuşmak için bir fırsat bulmuştum. "Ne gibi bir yan etki?"

"Kendi gözlerinle görmelisin," dedi ve yerinden kalkıp yürümeye başladı tabi ben de peşinden. Bulunduğumuz katın arka tarafına doğru ilerliyorduk. Karşımıza bir kapı çıktı. Kapıyı açtı ve içeri girmem için geri çekildi. İçeri girdiğimde bir pencere vardı ve pencereden bakınca Leyla'yı görmüştüm. Kapılara, cama, duvarlara vuruyordu.

"Ona ne oldu?"

"İğne ters etki yarattı. Delirdi. Ben de onu burada gözetim altında tutuyorum." Tamamen delirmişti. Benim o tanıdığım eski Leyla yoktu. Şuan karşımdaki Leyla her yere saldıran, saçlarını çekiştirip duran bir ölüm makinesiydi.

"İğne bize ne yapıyor?"

"Kan isteği hariç bütün vampirsel özelliklerinizi dışarı çıkartıyor ve yan etki olarak ya duygusuz oluyorsunuz ya da deliriyorsunuz. Sen güçlüsün duygusuz oldun, o ise zayıf delirdi." Bakışlarımı Leyla'dan alıp ona çevirdim. "Kaan, o nerede?"

Sinsice gülümsedi. "Ne yapacaksın Kaan'ı çok mu özledin?"

"Sorumun cevabı bu değil."

"Kaan'a yaklaşmasan iyi olur. O gün, büyük mafyaların öldüğü gün ölen herkese iğne yapıldı ve iğne Kaan'da başarılı oldu. O da aynı senin gibi bir ölüm makinesi."

"Ya sen?"

Suratını ekşitti. "Ben kendime yapmadım."

Gülümseme sırası bendeydi. "Yan etkilerinden korktun." Bir elimle boğazından tutup havaya kaldırdım. Çok bile konuşmuştu. "Kaan nerede?"

Boğazını tuttuğum elimi tırnaklamaya çalışıyor debeleniyordu. "Cevap verecek misin?" Sallayabildiği kadar kafasını salladı. Boğazını serbest bıraktım. Yere dizlerinin üstüne çöktü ve öksürmeye başladı. "Kaan, artık mafya. En büyüklerden. Silah kaçakçılığı yapıyor."

Demek öyle. Bulması kolay olur. Bilmem gereken son bir şey vardı. "Deneyler yüzünden pişman mısın?"

Soğukça yüzüme baktı. "Hayır."

"Güzel, ben de bunu yaptığım için pişman değilim." Silahı kafasına doğrulttum, korkuyla gözleri büyüdü. "Bunu yapmayacaksın değil mi? Annenim ben senin." Saçlarından tutup camın önüne getirdim ve Leyla'yı gösterdim. "Sen onun da annesisin. Ona bunu yapan bana neler yapmaz."

"Ben o senin gibi güçlü olsun istedim."

"Ah hayır, sen yanında seni koruyacak bir makine istedin." Neresinden çıkardığını anlamadığım bıçağını kalbimin alt tarafına sapladı. Bıçağı saplamasının verdiği şokla geri çekildim. Afallamamdan yararlanarak kaçmaya başladı. Silahımı ateşledim ve onu sırtından vurdum. Sapladığı bıçağı çıkardım. Onu bu bıçakla öldürecektim. Birden bulunduğumuz odanın kapısı açıldı ve içeri giren adamların hepsi bana ateş etmeye başladı. İçeride kalan kurşunlar canımı yakıyordu. Acıyla yere çöktüm ve bu saçmalığın bitmesini bekledim. Boynumda hissettiğim iğne ile gözlerim kapandı.

Gözlerimi açtığım aynı yerdeydim. Demek Reyhan'ı kaçırmak için yaptılar bunu. İçeri de kalan kurşunlar canımı yakıyordu. Üstüme baktığımda kıyafetim kurşun deliklerini göstermiyordu. Yavaşça ayağa kalktım. Leyla'ya son kez bakıp arkamı döndüm ve evden çıkmak için yavaşça yürümeye başladım. Her adım attığımda canım acıyordu. Eve gidip kurşunları çıkarmam gerekiyordu ama öncesinde yapmam gereken bir iş vardı. Arabama atlayıp Kaan'ı bulacağım tek yere geldim.

Geldiğim yer bir oteldi. Paravan otel. Her türlü pislik içindeydi.

Bugün silah kaçakçılığı için toplanılacaktı. Maskemi çıkarmadan otele girdim. Yemek katına çıktım. Gözlerim Kaan'ı arıyorken, Serkan'ı gördüm. Hem de yanınla bir kadınla. Kadının yüzünü aklıma iyice kazıdıktan sonra Kaan'ı bulmak için etrafı taramaya devam ettim. İşte oradaydı. Sert bakışları ile yanında konuşanları dinliyordu. Bakışları beni buldu. Yanına gittim ve kulağına eğilerek "Yarın gece 9'da benimle Reyhan'ın evinde buluş," diyerek dosyadan kopardığım adresine eline tutuşturdum. Onaylayarak kafasını salladı.

Son kez Serkan'ın olduğu tarafa bakma ihtiyacı hissedip o tarafa baktım. Ben baktığım sırada Serkan da bana baktı. Bana doğru gelmek için hamle yapacağı sırada yanındaki kadın bir eli ile Serkan'ın kolunu, diğer eliyle de yanağını tutarak buna engel oldu. Arkamı dönüp oteli terk ettim. 

Yorumlarınızı bekliyorum.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro