Sonbahar Geldiğinden

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Artık gökyüzünde yazın, baharın gitmesinin matemini görebilirsiniz. Tabii şairlerin en çok sevdiği mevsimin sonbahar olduğunu göz önüne alırsak şiirin mevsimi diyebiliriz.

Sonbaharın şairlerin mevsimi olduğuna dair ispat niteliğinde, şairlerimizin şiirleri sizlerle.

çiçekli badem ağaçlarını unut.
değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
ıslak saçlarını güneşte kurut
olgun meyvelerin baygınlığıyla parıldasın
nemli, ağır kızıltılar...
sevgilim, sevgilim,
mevsim
sonbahar...

Nazım Hikmet Ran

nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

Atilla İlhan

Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylül'dü......
Di'li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylül'dü.....
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hala.
Gözlerini sildi zaman..
Dedim ya... Eylül'dü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.

Cemal Süreya

Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum

Ataol Behramoğlu

Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.

Özdemir Asaf

Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce.
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın.
Halbuki ne kadar sıcaksın!

Cahit Külebi

"Sana gelirken hep ellerim ceplerimde gelirdim, olur da aşkımın elleri üşümüştür. Avuçlarımda ısıtırım diyerekten."

Atilla İlhan

Attila İlhan, 15 Haziran 1925'de Menemen'de dünyaya geldi. Babası Muharrem Bedrettin İlhan, annesi Emine Memnune İlhan'dır. Çolpan İlhan adlı bir kardeşi vardır. Babası döneminin başarılı savcılarındandı. Attila İlhan'ın babası şiire çok meraklı, okumayı seven, geniş bir roman ve şiir kitabı koleksiyonu olan biriydi.

Lise eğitimini döneminde yazdığı şiirlerden birini amcası kendisinden habersiz CHP Şiir Armağanı yarışmasına yollamasıyla ikinciliğe layık görüldü. "Cebbaroğlu Mehemmed" adlı şiiri birçok şairi geride bırakarak kendisine ikincilik ödülünü kazandırmıştır. Bu başarı İlhan için bir dönüm noktası olmuştur.

Sonrasında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydolan Attila İlhan, bu dönemde "Gün" ve "Yığın" isimli dergilerde çeşitli şiirler yazdı. 1948 senesinde ilk şiir kitabı olan "Duvar"ı yayımladı.

1968 senesinde eşi Biket İlhan'la evlendi. Çift, 15 sene süren bir evlilikten sonra boşanmıştır. Daha sonra Ankara'ya yerleşen İlhan burada Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını yapmıştır. Bu dönemde Yaraya Tuz Basmak, Sırtlan Payı ve Fena Halde Leman romanlarını yazmıştır.

Romanlarını yazmayı bitirdikten sonra İstanbul'a taşınmıştır. Burada Gelişim Yayınları, Milliyet, Güneş, Meydan Gazetesi ve Cumhuriyet gibi gazetelerde uzun yıllar köşe yazarlığı yaptı. Bunun yanında birçok senaryo yazdı.

Yazdığı senaryolardan diziye uyarlanan "Kartallar Yüksek Uçar", "Yarın Artık Bugündür" ve "Sekiz Sütuna Manşet" çok fazla izlenen diziler arasında yer aldı.

Attila İlhan ilk kalp krizini 1985 senesinde geçirdi. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan'ın 2004 senesinden itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. İlhan, 11 Ekim 2005'de İstanbul'daki evinde 80 yaşındayken yaşamını yitirdi.

An Gelir

görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır patlar
an gelir
attilâ ilhan ölür

Tekrar görüşmek dileğiyle!

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro