5. BÖLÜM ''DANS FABRİKASI''

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Bölümü okuduktan sonra multimedyayı izlemenizi tavsiye ederim. Gerçi kimse okumuyor ama olsun.:')

Dansım bittiğinde büyük bir alkış tufanıyla karşılaştım. Özellikle Sahra, Aysel Hanım ve Recep Bey tarafından. Volkan Bey'in isteği üzerine diğer öğrencilerin önünde dans etmiştim. Bu benim için sorun değildi. Dans ederken kimseyi gözüm görmüyordu. Bir kaç öğrenci hariç diğerleri de beni alkışlıyordu. Volkan Bey'in yüzündeki gülümsemeyi görünce daha çok gülümsedim. Beni alkışlamayan tek kişi Aral idi. Benimle derdi ne, bilmiyorum. Evet, evine bir yabancı olarak gelmiştim, sevdiği bir odayı elinden almıştım, belki birazcıkta anne ve babasının ilgisini kendi üzerime çekmiştim ama ona bir zararım yoktu. Tamam, vardı. Aynı şey benim de başıma gelse ben de onun gibi davranırdım. Belki de daha kötü. Ama sonuç olarak Aysel Hanım ve Recep Bey onun ailesiydi. Sadece beni burda rahat ettirmek için iyi davranıyorlardı. Belki de anne ve babama minnet borçları vardı. Yoksa iyilik meleği olmadığı sürece kimse böyle bir şeyi kabul etmez. Anne ve babamı çok özlemiştim. En kısa zamanda onları ziyarete gideceğime dair kendime söz verdikten sonra beni bekleyen tebrik ordusunun yanına ulaştım.

''Harikaydın Toprak, tebrikler.''

''Bu kadar iyi dans ettiğini bilmiyorduk, tebrik ederim.'' Kemal Bey ve Aysel Hanım'ın tebriklerini gülümseyerek cevapladıktan sonra Sahra'ya döndüm. Benden daha heyecanlı görünüyordu.

''Kızım sen harikasın! Koreografin yokken bunu yapabilmen... Seninle gurur duyduğumu söylememe gerek yok sanırım.''

''Aynı şeyi sen de yapıyorsun Sahra.''

''Kes sesini.'' dediğinde gülümseyip ona sarıldım. Beni her zaman övmesi kendimi şımarık, övgüye aç bir çocuk gibi hissettirsede, bana güç verdiğini kabullenmeliydim. Mükemmel bir yaşantım, ailem olmasa da, mükemmel bir dostluğa ve dansa sahiptim. Bu her şeyden daha önemli. Volkan Bey'in sözleriyle Sahra ile birbirimizden ayrıldık.

''İtiraf etmeliyim ki çok güzeldi Toprak.''

''Kabul edildim mi?'' Cümleyi öyle bir söylemiştim ki, kendimi sahibinden yemek alabilmek için her dediğini yapan sonra da ağzını açıp sahibinden yemek bekleyen köpek gibi hissetmiştim.

''Buraya girmek o kadar kolay değil. Madem kendi çabanla girmek istedin, sonuçlarına katlanacaksın.'' dediğinde kendimden emin bir şekilde gülümsedim ve ''Ne yapmam gerekiyor? Her şeye hazırım.'' dedim.

''Benim seçeceğim şarkıda kendi koreografinle bir video klip çekmeni ve yine benim seçtiğim bir şarkıda sana ait bir koreografiyle reklam çekmeni istiyorum. Gerçek bir reklam. Başka dansçılar ve buradaki stüdyoyu kullanabilirsin ama ön planda sen olacaksın. Bana Hip Hop ve Raggae'de ne kadar iyi olduğunu göstermen lazım. Ve tüm bunlar için sadece 2 haftan var. İlk haftanın sonunda klibini, ikinci haftanın sonunda ise çektiğin reklamı izleyeceğiz. Diğer dans hocalarıyla birlikte iyi olup olmadığına karar vereceğiz. Şimdiden uyarayım; zor beğenirler. Süren yarından itibaren başlayacak.'' dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı.

''Ama bu... Bu çok fazla. Ve neredeyse hiç vaktim yok.'' diye serzenişte bulunduğumda arkasını döndü ve durdu.

''Buraya önünde sonunda hoca olarak geleceksin Toprak. Bu dediklerimi başaramayacağın takdirde bir soyadın ve o soyadın getirdiği para ve güç sayesinde burada olacaksın. Bunu istemediğini ikimizde biliyoruz. Şimdiden çalışmalara başlasan iyi edersin. Önünde zorlu bir 2 haftan var.'' dedi ve hızlı adımlarla stüdyodan çıktı. Dans Fabrikası'na kendi emeğimle girmek istedim, bu doğru. Ama bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim. Adam resmen başaramayayım diye elinden geleni yaptı. En iyi koreografların bile iyi bir koreografi ve dans için 2 haftadan fazlasına ihtiyacı vardır. Benimse sadece 2 haftam var. Ve ben en iyisi değilim.

''Gidelim.'' dediğimde Aysel Hanım ve Kemal Bey yüzleri asık bir şekilde bana baktılar. Başaramayacağımı onlarda anlamış olmalıydılar.

''Şuan, 'Benim hemen yalnız kalıp kendime harika bir koreografi hazırlamam lazım. Kusura bakma Sahra, seni sonra ararım.' deyip burdan toz olman gerekiyordu.'' dediğinde Sahra'ya döndüm. Haklıydı. Tam olarak böyle söylerdim. Ama boşa kürek çekmenin faydası yoktu.

''Başaramayacağımı bile bile kendimi hırpalayıp sonra ağlama krizine girmemi mi istiyorsun?'' Başaramazsam tam da böyle bir şey olurdu. Beni başka bir köşeye çekip konuşmaya başladı.

''Başarabilirsin Toprak. Yıllardır burada olmanın hayalini kuruyorsun ve şuan burada olmak için bir fırsatın var. Hiç denemeden bu fırsatı geri tepersen büyük bir aptallık yapmış olursun. Buraya onların soyadlarıyla mı girmeyi düşünüyorsun? Şuan elinde kaybedecek bir şeyin yok. Başaramazsan bile kaybedecek bir şeyin olmayacak. Şimdi git, kendine sessiz bir yer bul ve koreografini hazırlamaya başla.''

''Sen gerçekten çok iyi bir dostsun.'' deyip ona sarıldığımda kollarını benden çekip, ''Toz ol. Çok vakit kaybettin bile.'' dedi. ''Haklısın. Benim hemen yalnız kalıp kendime harika bir koreografi hazırlamam lazım. Kusura bakma Sahra, seni sonra ararım.'' dediğimde yanağına sulu bir öpücük bırakıp Aysel Hanımlara hiç bir şey demeden stüdyodan çıktım. En üst kattaydık ve yukarı doğru çıkan merdivenler gördüm. Hemen merdivenlerden çıkmaya başladım ve çatıya ulaştım. Uzun binalar etrafını sarsa da güzel bir manzarası vardı buranın. Korkuluklara doğru yürüdüm ve yere oturup ayaklarımı korkuluktan aşağı sarkıttım. Ve neler yapabileceğimi düşünmeye başladım. Aradan 1 saat geçmesine rağmen hiç bir şey yapamamıştım. Bir dakika. Daha hangi şarkılarda dans edeceğimi bilmiyordum ki koreografi hazırlayayım! Kendi kendime söylenerek yerden kalkmaya çalıştığımda duyduğum ses bu çabamı daha hızlı hale getirdi.

''Bir hırsız buldum.''

''Ne?'' Yerden kalkarak ayaklandığımda çocuğun bana doğru yürüdüğünü gördüğümde ilerlemeyi kesip olduğum yerde durdum.

''Oturduğun yer, genelde yalnız kalmak istediğimde oturduğun yere otururum.''

''Ben de gidiyordum zaten. Bir daha gelmem, kusura bakma.'' diyerek yürümeye başladım.

''Hangi şarkılarda dans edeceğini öğrenmeden mi gideceksin? Ayrıca burayı seninle paylaşabilirim.'' dediğinde korkuluklara doğru yürüdü ve oturup ayaklarını sarkıttı.

''Haydi gel.'' dediğinde emrine uyarak yanına gittim ve oturdum. Kağıdı bana uzattığında hızlıca elinden çekip aldım. Koreografi hazırlayacağım şarkılar; Pharrell Williams - Happy ve will.i.am ft Birtney Spears - Scream and Shout idi. En azından şarkılarım kötü değildi.

''2 haftan ve hazırlaman gereken 2 ayrı koreografi var. Açıkçası senin yerinde olmak stemezdim.''

''Bana bilmediğim bir şey söyleyebilirsin. Bunları biliyorum.'' dediğimde ukala bir gülüş attı.

''Ayrıca iyi bir kamera, iyi dansçılar ve anlaşman gereken bir firma var.''

''Firma?''

'Reklamı nasıl yapmayı düşünüyorsun? Volkan, gerçek bir reklam derken ciddiydi.'' dediğinde ellerimi alnıma vurdum.

''Bunu unutabildiğime inanamıyorum. Hemen gidip bir firmayla anlaşma yapmam lazım.'' dediğimde ayağa kalkıp yürümeye başlamıştım.

''Çok acelecisin.'' dediğinde durdum ve ona doğru yürümeye başladım.

''Bak, iyi bir kamera, iyi dansçılar ve  bir firma bulmam lazım. Tabii sonra da firmayla anlaşmam lazım. İki ayrı koreografi hazırlamam ve bunları dansçılarla çalışmam lazım.Tüm bunları yapabilmek için elimde sadece 2 haftam var.'' dediğimde derin Bir Nefes aldım.

''Bana bilmediğim bir sey söyleyebilirsin. Bunları biliyorum.'' dediğinde alaycı bir gülümseme yolladım. 

''Ve ben şimdiden çıldırmak üzereyim.'' deyip yere oturdum ve bağdaş kurdum. O da karşıma geçip Bağdaş Kurdu.

''Koreografi işine karışamam ama firma vek amera konusunda ufak bir yardımda bulunabilirim.'' dediğinde şaşırsam mı sevinsem mi bilemedim.

''Dalga geçip eğlenebileceğim birini buldum diye sevinebilirsin ama tersim kötüdür.'' yalan söylüyordum. Kimseyle kavga etmemiştim şimdiye kadar. Kolay kolay kimseyi de terslemezdim. Annemle tartıştığımda  bile sadece sinirden ağlardım. Yalan söylediğimi anlamış gibi tek kaşını kaldırıp baktığında ''Gerçekten.'' diyerek kendimi destekleme ihtiyacı hissettim.

''Dalga geçmiyorum. Babamın mobilya fabrikası var. Ev eşyası gibi şeyler satıyor işte. 'Reklamın iyisi kötüsü olmaz.' felsefesiyle yola çıkarsak, babam seninle anlaşacaktır.'' dediğinde ilk başta ne demek istediğini anlayamasam da sonradan idrak ettim ve kaşlarımı çattım. Reklamıma kötü diyordu. Daha çekmeden.

''Yardımsever laf sokmalarını simdilik görmezden geliyorum. Sadece yardımsever oldukları için.''

''Çok kibarsın. Kamera konusuna gelince, kayıt yapabileceğin iyi bir kameram var. Sanırım bir süreliğine onu seninle paylaşabilirim.'' deyip güldüğünde ellerimi göğsümde birleştirdim.

''Ne istiyorsun?'' dik dik yüzüme baktı.

'Yardımın karşılığında benden ne istiyorsun?'' diye sorumu yineledim.

''Başarmanı.'' dediğinde hiç bir şey demeden yutkundum.

'Eğer yardım kabul etmiyorsan...'' Bir an yardım teklifinden vazgeçeceğini düşünüp hemen çocuğun koluna girdim ve çatının kapısına doğru yönlendirdim.

''Ediyorum. Ediyorum, Hiç etmez miyim? Baksana, babanın yannaa bugün gidebilir mıyız? Sadce 2 haftam var.''

===

Şeytan'a geleli 15 dakika falan olmuştu. Şeytan büyük bir kafeydi. İki bölüme ayrılıyordu. Melek ve Şeytan. Melek kısmında uyuşturucu, alkol gibi bağımlılık yapan ne kadar kötü şey varsa içiliyordu. İşini, yatak ihtiyacı duymadan halleden insanlarla doluydu. Melek'e Bir kere gitmiştim. Sahra'nın zoruyla. ''Nasıl bir yer olduğunu öğren ki bir daha gelmeyesin. Hiç bilmeden gelmemek büyük bir önyargı olur Toprak. Hiç sana göre değil.'' adlı ikna edici cümleleriyle inadımı kırmayı başarmıştı. Şeytan, Melek'e göre sesiz sakindi. Mekanlar isimleriyle tezatlık oluşturuyordu. Bunu çok düşünmüştüm. Ters psikoloji uyguluyor olabilirlerdi ya da şeytan huzurun, olduğu yerde melek ise kötünün olduğu yerdedir gibi bir düşüncede olabilir. Ya da  sadece tabelaları yanlış takmışlardı ve değiştirme gereği duymamışlardı. Sadece ben çok fazla ayrıntılı düşünüyordum. Birden bugün olanları düşünmeye başladım ve gülümsedim. Efe ile -çatıda yardım telifinde bulunan cocuk- birlikte babası Akın Bey'e gitmiştik. Efe olanları babasına anlatıp yardım istediğinde Akın Bey, tam da Efe'nin dediği gibi reklamın iyisi kötüsü olmaz demiş teklifimi kabul etmişti ettik. ayrıca reklamı beğenirse internette de yayınlayacağını hatta bana ücret ödeyeceğini bile söylemişti. Bu haberi Sahra'ya söylediğimde artık daha çok çalışmamı ve eğer moralimi bozarsam kafamı Belediye otobüsünün kapısıyla sıkıştıracağını söylemişti. Nerede olursa olsun beni gülümsetebiliyordu. Kulaklığımı takıp koreografi hazırlayacağım şarkılardan birini açtım. Kafamda bir kaç sey belirmişti. Hemen defterimi çıkartıp bir kaç şeyi not aldım. Sürem yarın başlıyordu fakat çok da fazla zamanım olmadığı için bugünden başlamıştım. Notlarımı da alip Bir otobüse bindim eve doğru yola koyuldum.

- 1 Hafta Sonra-

Bugün o gün. Volkan Bey'in ve iğer hocaların reklamımı izleyeceği gün. Ve Akın Bey'in de. Evet, zorlanmıştım. Ama sonunda ortaya güzel bir sey çıkarmıştım. Çıkarmıştık. En Büyük sıkıntılarımdan biri olan iyi dansçı bulma çabalarımı Efe yok etmişti. Benim tanıdığım tek Iyi dansçı Sahra idi. Ve şu saatten sonra Efe. Reklamda Sahra ve Efe'de vardı tabii ki. Efe, Dans Fabrikası'ndan bir kaç kişiyi ayarlayacağını söylediğinde buna pek ihtimal vermemiştim ama Efe isteyince hemen kabul ettiler. Doğrusu bu işime gelmişti. 1 Hafta boyunca çabalayıp durmuştum, pardon duramamıştım. Durmaya bile vaktim yoktu. Sürekli bir şeyler için koşuşturmuştum. Sahra ile de bir kaç fikir alma dışında doğru düzgün konuşamamıştım. Saygıner Ailesinin evine geleli 1 ​​hafta 1 gün olmuştu. Normalde bile bu sürede onlara alışamayacakken reklam çekme bahanesiyle onlara alışmaktan kaçınmıştım. Aral'ın arada bir odama gelip başaramayacağımı ima eden sözlerine karşılık verdiğim cevaplar dışında hiç biriyle doğru düzgün konuşmamıştım. Aral beni sevmiyordu, bunu biliyorum. Ama sürekli benimle uğraşıyordu. İstese bile bakmaz, konusmak zorunda da kalmazdı ama o sürekli bana bir şeyler söylüyor, terslese bile benimle konuşuyordu. Bu bezen beni gülümsetse de coğu zaman sinirimi bozuyordu. Tabii bunu asla belli edemezdim. Sinir Olduğumu öğrenirse inadına daha çok yapardı. Böyle Bir şeye hiç niyetim yoktu. Zaten o aileden birine alışıp, konuşmak istemiyordum. Çünkü hep evime döneceğim umudunu taşıyordum. Umudum henüz tükenmemişti. Bu arada bu 2 hafta boyunca anne veb abamın yanina gitmeyi de ertelemek zorundaydım. Sözümü biraz geç tutacağım için kendime kızsam da hayallerim için buna mecburdum. Bu bir hafta boyunca Hazer ailesi de Saygıner Malikhanesini hiç boş bırakmamıştı sağ olsunlar. Gülşah Hanım'dan yaptığım sert Konuşma için özür dilemiştim. O da bunu anlayışla karşılayıp özür dilemişti. Dans Fabrikası maceramı Azra'ya anlattığımda o da beni motive edici bir kaç sey söylemişti. Bora... Çok garip bir çocuktu. Ve geldiği süre boyunca gözlerini dikip bana bakıyordu. Öfkeyle. Sadece bana baktığında kaşlarını çatıyordu. Beni görünce düşmanını görmüş gibi oluyordu. İlk başlarda bunu farketmemiştim ama durum tam da böyleydi. Sahra'yı, Bora'nın geldiği bir ​​gün Saygıner Malikhanesine davet etmeyi düşünüyordum. Bora'yı görmesini istiyordum. Eğer o da benim düşüncemi onaylarsa tamamdır. Telefonuma gelen mesaj sesiyle kendime daha fazla düşünmeyi yasaklamıştım.

Kimden: Efe

Günaydın. Bugün, büyük ve güzel bir gün olacak. Başaracaksın, biliyorum. :)

Kime: Efe

Günaydın Yardımsever çocuk. Desteğin için çok teşekkür ederim. :)

Bir hafta boyunca Efe beni hiç yalnız bırakmamıştı. Biraz fazla samimiyet kurmuştuk ama açıkçası bundan şikayetçi değildim. 1 Hafta boyunca sadece onunla sağlıklı bir iletişim kurmuştum. Beni sakinleştirip, başarabileceğime inanmıştı. Ona sonsuz minnet duyuyordum. Sadece yardımından dolayı değil. Gerçekten benim yanımda olduğu için. Bu sefer cidden düşünmeyi kendime yasakladım ve yataktan kalkıp üstümü giyinmeye başladım. Sabahın körü olduğu için kimse uyanmasın diye yavaş adımlarla aşağı indim. Kahvaltı masası hazırdı Aysel Hanım ile Kemal Bey beni bekliyorlardı. Bir de Aral'ı.

''Günaydın'' deyip gülümsediğimde aynı şekilde karşılık verdiler.

''Toprak, bugün izin verirsen senin yanında olmak istiyoruz.'' diye söze giren Kemal Bey'e baktığımda Aysel Hanım'da ağzında ki lokmayı bitirip konuşmaya dahil olmaya çalışıyordu.

''Evet Toprak, hazırladığın reklamı çok merak ediyorum.'' Onları değil. Ailemi yanımda istiyordum. Zaten onlarda ailemin eksikliğini gidermek için bunu yapıyorlardı. Bana acıyorlardı. Farkında olamadıkları şey ise asla ailemin yerini tutamayacaklarıydı. Ama bunu onlara söyleyemezdim. Onları kırmak istemediğim için kabul ettim. İkiside memnun olmuş bir sekilde gülümsediğinde tabağıma döndüm  fakat heyecandan midem hiç bir seyi kabul etmiyordu. Zorla bir kaç şeyi ağzıma atıp masadan kalktım. Sahra'yı arayıp eve gelmesini söyledim. Tabii ki beraber gidecektik. Böyle bir anda beni asla yalnız bırakmazdı. 1 saat sonra hepimiz hazırdık. Aysel Hanım'ın Aral'ı uyandırmasını bekliyorduk. Aysel Hanım pes etmiş olacak ki aşağı tek başına indi.

''Uyandıramadım ama yarım saat sonra geleceğine söz verdirdim.''

''Haydi gidelim o zaman.'' diyen Kemal Bey'e uyarak arabaya bindik. Araba binanın önünde durduğunda derin bir nefes alıp arabadan indim. Hiç bir şey düşünmeyeceğimi kendime hatırlatarak direkt binaya girdim. Volkan Bey'in odasına girdiğimize oturma gereği duymadan çantamda Ki CD'yi çıkartıp uzattım. Bir CD'ye bir bana baktı.

'dÖzür Dilerim böyle birden pat verdim ama çok heyecanlıyım. Hemen izlemenizi istiyorum.'' dediğimde güldü.

''İzleyecğim ama burada değil.''

''Nasıl yani? Bütün okul mu izleyecek? Böyle dememiştiniz ama sadece hocalar izleyecekti.'' dediğimde yüzü birden ciddileşti.

''Yoksa kötü oldu da kimsenin izlemesini mi istemiyorsun? Eğer öyleyse baştan söyle hiç izlemeyeyim.'' Dediğinde resmen  beynim zonkladı.

''Hayır Çok güzel oldu bence. Yani en azından ben beğendim. Buyrun izleyelim.''' dediğimde tekrar gülümsedi ve yürümeye başladık. Kapıdan geçtiğimizde duvardan büyük ir projeksiyon yansıtılmıştı. Bütün Dans Fabrikası öğrencileri burdaydı. En öne geçip yere oturduğumuzda ışıklar kapatıldı. Efe yanıma geldiğinde gülümsedi ve ekrana bakmaya başladı Sahra ise elimi tutup bana destek oluyordu. Video oynatılmaya başladığında nedenini bilmeden arkama baktım. Videodan gelen ışıkla bir çift siyah gözle karşılaştım. Soğuk siyah gözler. Onun burda ne işi vardı?

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro