BALO ÖNCESİ

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Laf kalabalığı yapmayacağım. Size iyi okurlar :)))

Natsu:

İçim dışıma çıktı resmen. Midem alt-üst oldu. Nasıl bir vücut bu böyle ya. Olmaz olsun böyle vücut...

"Hey Natsu. Biraz daha sabret. Alt tarafı iki saatcik kaldı (alaylı bir şekilde)." (Happy)
İki... Saat... İki... Saatcik... İki saat..."

Öyle bir psikopat bir tavırla söylemiştim ki Lucy endişelendi.

"Natsu???" (Lucy)

En sonunda bağırdım.

"İKİ SAATCİK!!!" (Natsu)

Dayanamadım ve at arabasından aşağıya atladım. Ohh be dünya varmış :)))

Lucy ve Happy arabayı durdurttular ve Lucy endişeli Happy işe kıkırdayarak yanıma geldi. E tabi Happy'yi öyle görünce kendime hakim olamadım. Ağzımdan alevler çıkıyordu.

"Happy gel buraya. Seni haşlanmış kedi yapacağım." (Natsu)

Hemen Lucy'nin yanına gitti.

"Lucy. Bana yardım et. Natsu beni yemek istiyor. Ama ben balık değilim." (Happy)

Tek kaşımı kaldırdım.

"Ha. Ben sana balık demedim." (Natsu)

O sırada Lucy benim ve Happy'nin kulaklarını çekti.

"Haşlanmış kediyi bilmem. Ama elimde Aqaurius (Y.N.: yanlış olabilir gomenne) denen bir ruh var. Ve sizi bir kaşık suda boğabilir." (Lucy)

"Yapamazsın.") (Natsu)

"(sırıtır ve eline bir anahtar alır. Yandaki küçük su birikintisine sokar.) Açıl, Kova Kapısı..."

Tanrım bu kız ciddi. Ve Aqaurius u düşündükçe içim ürperiyordu. Happy de korkmuş olacaktı ki aynı anda:

"Go-gomenne say." dedik.

Neyseki anahtarı cebine soktu. İnsanı rahatlatan bir tebessümle:

"Bu sorunu hallettiğimize göre şu görev hakkında konuşalım."

"Aye."( Happy ve Natsu)

"Kâğıtlar sendeydi. Anlatsana bize." (Natsu)

Hemen at arabasına gitti ve arabacıyla konuştu. Sonra arabadan birkaç kağıtla ayrıldı. Ve yanımıza geldi.  Biraz resmi bir tavır takınmıştı.

"Pekâlâ. Bildiğiniz üzere izlediğimiz kişiler kraliyet ailesinden. Bazı tarihî eserleri kaçak yollarla alıp sattıkları düşünülüyor. İsimleri Miranda ve Edward Light. Edward  Kral Fiore'nin kız kardeşinin oğlu. Yaklaşık 25 yaşlarındalar."

"Peki bizim ne yapmamız gerekiyor?"(Natsu)

"Bu gece kendi saraylarında balo veriyorlar. Usta bizim oraya e-evli bir çift olarak gitmemizi istedi." (Lucy)

Bunu söylerken acayip kızarmıştı ve çok kawaii :)))))

"Bizim isimlerimiz ise Jasmine ve Allen Flower. Oraya tarih araştırmacıları olarak gideceğiz. (Lucy)

"Tarih ve ben... Hayır imkansız kalsın." (Natsu)

"(Bıkkın bir şekilde) Ama buna mecburuz." (Lucy)

"Öyleyse oraya gidelim ve onlara hadlerini bildirelim. Çok pis gaza geldim." (Natsu)

"Aye sir." (Happy)

Lucy:

Bunu dedikten sonra at arabasına doğru koşmaya başladı. Arabaya doğru gittiğini anlamadan hemen buradan gitsek iyi olacak. Happy ile arkasından gittik.

Neyseki iki saatcik geçti ve kalacağımız otele geldik. Geldigimizde gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Çünkü hayatımda bu kadar büyük ve güzel otel görmemiştim. Diğerleri de benden farklı değildi.

"Natsu otele bak. Eğer otel böyleyse kesin balıkları da güzeldir." (Happy)

"İşin gücün balık zaten. İşsiz Happy.Ama haklısın. Otel güzel." (Natsu)

Happy biraz somurtmuştu. Ama duymamazlıktan geldi. Natsu ise ellerini yukarı doğru uzatırken gerildi.

"Tamam. Hadi kaydımızı yaptıralım. Açıkçası yolculuk beni yordu." (Natsu)

Tam içeri girecekken bir adam bizi kapıda bizi karşıladı.

"Merhaba. Sanırım siz Bay ve Bayan Flower olmalısınız." (Adam)

"Hayır biz..." (Natsu)

Natsu bir pot kırmadan hemen ağzını kapattım.

"Evet... Evet. Biziz." (Lucy)

Natsu'da.anladım tarzında işaretler belirdi ve elimi ağzından çektim. Adam bizi biraz süzdükten sonra içeriden birilerini çağırdı. Gelenler elimizdeki eşyaları aldılar ve tekrar içeri girdiler.

"Kaydınız zaten yapıldı. Bu yüzden direk yukarı çıkabilirsiniz. Lütfen beni takip.edin." (Adam)

"Tamam o zaman. Madem ıvır zıvırla uğraşmayacağız..." (Natsu)

Hep birlikte 3. kata çıktık. Tanrım bu otel çok güzel. Ben bile böyle otelde kalmamıştım. Gerçi evden çok uzaklaşmazdım. Eğer otel böyleyse kim bilir saray nasıldır? Acaba giyecegim elbise oraya uyar mı?

Ben bunları düşünürken çoktan odanın kapısına geldiğimizi fark ettim. İçeriden daha demin eşyalarımızı alan adamlar çıktı. Anahtarı yanımızdaki.adama verdiler. Adam da bize verdi.

"Akşam saat sekizde hazır olun. Baloya gidecek araçlardan biri sizi almaya gelecek. Bay ve Bayan Light sizinle tanışmak için can atıyor. Baloda sergilenecek eserler hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorlar. Neyse o zamana kadar iyi dinlenin. Bir şey olursa katınızdaki görevliye seslenirsiniz." (Adam)

Adam giderken biz de içeri girdik. Kapıyı kapattığımızda aynı anda:

"Nani??? Bende tarih sıfır." dedik.

Sonra kapı çaldı. Natsu kapıyı açtı.

"Üzgünüm rahatsız ediyorum ama size eserlerin listesini vermeyi unutmuşum. Üzgünüm." (Adam)

Natsu teşekkür edip adamın elindeki kağıdı aldı. Kapıyı kapattı ve kağıdı bana verdi.

"Al sen bak. Ben hiçbir şey anlamam."

Sanki ben çok anlarım da. Neyse bir şey demeden aldım. Tabii ben de bilmiyordum. Artık oraya gidince bir şeyler uyduracağız. Kağıdı masanın üstüne koydum. Bizimkinlere baktım. Biri koltukta biri yatakta sızmıştı. Onları görünce ben de dayanamadım. Natsu'nun yanında uzandım. Sonrasında ise ben de uyumuşum.

Uyandığımda Natsu'nun bana sarılan kollarıyla karşılaştım. Neyseki onu uyandırmadan kalktım. Pencereye baktığımda hava biraz kararmıştı. Dur biraz, saat kaç? Saati görmemle çığlığı basmam bir oldu. Tabii bu herkesi uyandırdı.

"Lucy noğdu? İyi misin?" (Natsu)

"(ağlamaklı) Lucy senin yüzünden kocaman balığı yakalayamadım. Bir daha asla o balığı göremeyeceğim." (Happy)

"Bırak şimdi balığı. On dakika içinde buradan çıkmamız gerekiyor. Saate baksanıza. (Lucy)

Saati görünce Natsu'nun gözleri faltaşı gibi açıldı. Tabii ben ondan önce davrandım. Hemen elbisemi aldım ve banyoya gittim. On dakikada nasıl hazırlanacağım ya. Beş dakikada duş alıp beş dakikada giyinsem? Denemeden bilemem. Bütün bunları aceleyle yapmaya başladım.

Natsu:

"Hadi Lucy. Geç kalacağız. Neredeyse saat sekiz oldu." (Natsu)

Bu kızları beklemek ne kadar sıkıcı bir şey. Önemli bir görevde bile bu kadar bekletmek olmamalı. Ben zaten hazırdım. Ve gözüme tek camlı gözlük taktım. Böylelikle kendimi tarihçi sanarak eserler hakkında atıp tutacaktım. Ama geç kalmazsa. Sahi Happy ile uyuyorduk ama Lucy nasıl saati dikkat etmedi? Acaba o da mı uyudu? İyi de her yeri Happy ile kaplamıştık. Yoksa...

"Tamam. Geliyorum." (Lucy)

Sonunda be. Demekki bir tarihçi olabileceğim. Her ne kadar sıfır olsa da...

Birden gözlerimi Lucy'den alamadım. Gerçekten elbise ona çok yakışmıştı.

"Ee nasıl olmuşum?" (Lucy)

"Gerçekten nasıl bu kadar çabuk hazırlandın?" (Natsu)

Biraz alınmış gibiydi.

" Aslında zor olmadı." (Lucy)

Sonra öylece beklemeye başladı. (Y.N. Odun ya :)))) )

Birden kapı çaldı.

"Efendim arabanız geldi."

Bu sabahki adamdı.

"Hadi güzellik. Şu adamı daha fazla bekletmeyelim. Bayan Flower." (Natsu)

"Peki, Bay Flower." (Lucy)

(Y.N. Kol kola girerler ve çıkarlar ve bölüm sonu...)

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro