NATSU VS EDWARD

Màu nền
Font chữ
Font size
Chiều cao dòng

Evet minna yeni bölümle karşınızdayım. Bu hikayeyle ilgili sinsi planlarım var. Ama spoiler vermeyeceğim. Zamanla anlarsanız. Ve gitgide hikayenin adına yakışacak...

Natsu:

Natsu-kun? Kahretsin, bizi öğrenmişler. Ama nasıl? Bunun cevabını onları patakladıktan sonra da alabilirim. Şimdilik duymamazlıktan geleyim.

"Ha?" (Natsu)

Birden tavanda bir şey parladı. Kaynağı yok gibiydi. Ve her an bize doğru gelebilir gibi duruyordu. Hayır, gibi değil öyleydi.

"LUCY DİKKAT ET!!!"

Hemen Lucy'nin üstüne atladım ve kendimizi yerde bulduk. Son anda kurtulmuştuk. Bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Açıkçası ben de pek farklı değildim.

"Demek bundan kurtuldunuz. Bakalım diğerinde ne yapacaksınız Fairy Tail?" (Edward)

Hangi loncadan olduğumuzu bile biliyor. Tamam bu beni sinir etti. O kirli ağzına Fairy Tail'in adını aldığına pişman olacak.

Yine o parlaklığı gördüm. Ama bu seferki daha şiddetliydi. O kadar parlaktı ki yanı başımda olan Lucy'yi göremedim. Tek gördüğüm Edward denen pislikti. Hemen onun peşine düştüm. Umarım Lucy arkamdan gelir. Çünkü hala o parlaklığın etkisi sürüyordu ve çıkardığı gürültü kulaklarımı sağır etmişti (yazarın intikamı :D).

Bir süre odalar içinde kedi fare oynadık. En sonunda bir odada durdu ama ben koşmaya devam ettim ve 'Ateş ejderhasının demir yumruğu saldırısı'nı yapacakken önünü bir parlaklık kapladı. Ve geri itildim. Bu herifin büyüsü ne böyle?     Gerçekten beni sinir ediyor.

Lucy:

Tanrım, neler oluyor? Bizleri nasıl tanıdılar? Böyle bir şey olacağını hissetmiştim ama birden bire olması beni hazırlıksız yakaladı.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi ikinci saldırı oldu ve her yer parlaktı. Tek gördüğün şey Miranda'ydı. Natsu'nun arkamdan gelmesini umarak Miranda'yı takip ettim. Bir elim anahtarlarımda bir elim ise kırbacımdaydı.

Natsu:

Adam hem tepemden aşağı parlak lazerler gönderiyor hem de pis bir şekilde gülüyordu. Ona yaklaşamıyordum bir türlü. Ama bir yolu olmalı. Pes etmeyeceğim.

"Hey kraliyet zühpesi. Bırak şu şeyleri göndermeyi. Gel ve erkek adam gibi dövüş (Elfman:D)."

"Ama ben böyle çok eğleniyorum Natsu-kun. Bence sen de eğlenmelisin."

"Adımı ve loncamı nasıl öğrendin?"

"Sarah işlem tamam mı? Hazır mı her şey?"

Sarah? O ne zaman geldi?

"Evet efendim. İsterseniz şimdi etkinleştirebilirim."

"Tabii ki. Durduğun kabahat."

Başını öne eğdi ve dışarı çıktı. Ben de o şey neyse onu durdurmaya gittim. Ama şu Edward pisliği bana engel oldu. Tabii ki şu parlak lazerleri öneme attı.

"Olmaz Natsu-kun. Senin rakibin benim. Bırak herkes kendi işine baksın."

"Haklısın. O zaman 'Ateş Ejderhasının Kükremesi'."

Beklemediği anda yapmıştım. Baya bir büyük kükremeydi. İşe yaramış olmalıydı. Ama birden ateşim ortadan kayboldu.

"Işık ve kaynağı yok edildi."

Öyle bir soğuk tavırla söylemişti ki ben bile kendimi irkilmekten alı koyamadım.

"Nesin sen böyle. Buzdolabı mı? Bırak bu soğuk tavırları. Gel de seni ısıtıyım."

"O zaman çabuk ol Natsu-kun çünkü kız arkadaşını yalnız bırakmak istemezsin değil mi?"

"(arkasını döner) LUCY!!! Kahretsin."

Yazar-chan:

Tam o sırada Edward Natsu'ya (Natsu'nun tabiriyle) parlak lazerlerden gönderir. Ne yazıkki Natsu onları fark ettiğinde çoktan saldırıya maruz kalmıştır. Zaten onları savuşturmak için çok yorulan Natsu şimdi yeni ve derin bir yaraya sahip olmuştur. Oysa Edward neredeyse yara bile almamıştı.

Bu bölüm baya baya baya kısa oldu üzgünüm. İlham perim gitti. Ama geri gelir o. Eğer gelir de vakit bulursam bugün yeni bölümü yazarım. Olmadı yarına ya da haftaya. O zamana kadar görüşürüz.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen2U.Pro